Halk arasında sıklıkla duyduğumuz bir tabir vardır “günah keçisi”. Anlam olarak suçsuz olduğu hâlde başkalarının suçu üzerine yüklenilen kişi ya da topluluğa verilen isimdir.

Günah keçisi kavramına çeşitli toplumlarda değişik zamanlarda rastlanır. Eski Ahit'teki Kefaret Günü ayinlerinde Yahudi kavminin günahları simgesel olarak bir erkek keçiye yüklenirdi. Bu keçi kurayla seçilir ve Azazel adlı kötü ruhu yatıştırmak ve Yahudi kavmini günahlarından arındırmak için Kudüs dışında bir uçurumdan aşağıya atılırdı. Antik Yunanistan'da veba ve benzeri afetleri hafifletmek ya da önleme amacıyla günah keçisi olarak insanlar kullanılırdı. Atinalılar, Thargelia Şenliği'nde bir kadın ve bir erkek seçer, şölenden sonra bu çifti kentte dolaştırır, ince yeşil dallarla dövüp kent dışına sürer ve orada büyük olasılıkla taşlarlardı. Böylece kentin bir yıl boyunca kötü talihten korunacağına inanılırdı.

Siyaset arenamızda son bir yıla bakarsak muhalefet kanadının günah keçisi açık şekilde İYİ Parti oldu. Peki İYİ Parti bu hale nasıl geldi, tek suçlu Meral Akşener mi?

Filmi biraz geri saralım,  2018 senesinde İYİ Parti’nin Mecliste grup kurabilmesi için vekil eksikliği vardı. CHP ile yapılan görüşmeler sonucunda 15 CHP vekili partilerinden istifa ederek İYİ Parti’ye geçti, böylelikle CHP ile İYİ Parti arasında bir gönül bağı ve ittifak oluşmuştu. 2019 yerel seçimlerinde de bu ortaklık devam etti. Ortaklık sonucunda başta İstanbul ve Ankara olmak üzere birçok büyükşehir belediyesinin alınması ile sonuçlandı.

Bu ittifaktan her iki partinin tabanı da memnun durumdaydı, başarılı geçen bir seçim sonrası gözler 2023 senesindeki genel seçimlere çevrilmişti. Bu kez Ak Parti ve MHP ortaklığına karşı aynı güçte bir birliktelik kurulabilirdi. CHP’den gelen bu ittifak çağrısına İYİ Parti yönetimi olumlu cevap verince Millet ittifakının temeli atılmış oldu. Ancak asıl olaylar buradan sonra karışmaya başladı, başta iki parti olarak başlayan bu birliktelik Saadet Partisi, Gelecek Partisi, Deva Partisi ve Demokrat Partinin katılımıyla, daha sonradan “altılı masa” diye bilinecek bir ittifaka doğru büyüdü. Seçim anketlerinde %16’ları gören İYİ Parti, %1 bile oy oranı bulunmayan diğer partilerle masada eşit oy hakkı tanınmasına içerlemiş olmakla beraber buna itiraz etmedi.

 İYİ Parti genel başkanı Meral Akşener ilk baştan beri aday olmayacağını açıkladı. Seçim galibiyeti sonrası getirilecek parlamenter sistemde “Başbakan” olmak istediğini, masanın cumhurbaşkanlığı adayını “Kazanacak Aday” mottosuyla dile getirmeye başladı.
Yapılan aylık toplantılarda masadan özellikle CHP kanadından cumhurbaşkanlığı adayı ile ilgili bir isim açıklanmıyordu. İnsanlar Millet ittifakının adayını bekliyorlardı, sonunda seçime kısa bir süre kala masanın adayı Kemal Kılıçtaroğlu olarak açıklandı ve kıyamet koptu. En başından bu fikre karşı olan Meral Akşener masadan ayrıldığını açıkladı, fakat hesaplayamadığı bir durum vardı. İYİ Parti ideolojik olarak merkez sağ olarak konumlansa da üyelerinin büyük bir kısmı AK Parti karşıtlığı üzerine partiye üye olmuşlardı. Masadan bir anda ve sert demeçlerle kalkılması İYİ Parti seçmeni üzerinde şok etkisi yaratmış ve bir gün içinde 60.000 ‘den fazla üyenin istifası ile sonuçlanmıştı. İYİ Partinin Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu’na götürdüğü cumhurbaşkanlığı adaylığı tekliflerinin de ret cevabı alınması sonucunda 3. bir yol aranmaya başladı. Bu yol iki ismin Cumhurbaşkanı yardımcısı olarak atanması şeklinde bulundu ve İYİ Parti masaya geri döndü. 2023 seçimlerine bu atmosferde giren Millet ittifakı sonunda seçimi kaybetti. Seçim sonrası özellikle muhalif medyada bu yenilginin tek suçlusu Meral Akşener ve İYİ Parti olarak deklare ediliyor, masadan kalkılması seçmen üzerinde olumsuz bir hava yarattığı söyleniyordu.

Şimdi burada kısa bir es verelim, en başından beri anketlerde Mansur Yavaş ya da Ekrem İmamoğlu’na göre düşük oy alan Kemal Kılıçtaroğlu’nun masadan aday olarak açıklanmasını nasıl izah edeceğiz. Masanın kurucusu CHP ve İYİ Parti hariç, oldukça düşük oy potansiyeli olan dört partinin CHP’den milletvekilliği ve sözler verilerek masaya davet edilmesinin en başından itibaren Kemal Kılıçtaroğlu’nun kendini aday yapmak için hazırladığı bir plan olduğunu düşünebilirmiyiz!..

Seçim yenilgisi sonrası CHP’de Türkiye siyasi tarihinde görmediğimiz bir durum gerçekleşti, olağan kurultayda Kemal Kılıçtaroğlu’na karşı adaylığını koyan Özgür Özel yeni başkan olarak seçildi.

Bu süreçte İYİ Parti yaklaşan yerel seçimlere tek başına gireceğini ve 81 ilde aday çıkaracağını açıkladı, bu açıklama İYİ Parti seçmeni üzerinde ikinci kez soğuk duş etkisi yarattı.

Özgür Özel seçilmesi sonrası Meral Akşener ile görüşme talebinde bulundu, bu görüşme her iki parti seçmeni için yeniden birlik olabilir mi umudu yarattı. Meral Akşener bu görüşme sonrası bu teklifi İYİ Parti genel idare kuruluna götüreceğini bildirdi, GİK toplantısından birlikteliğe red cevabı çıktı.

Özgür Özel’in Türkiye’ye işgalci diyen ve ayrılıkçı bir düşünceye sahip olan opera sanatçısı Pervin Chakar’ın gösteresine katılması ve sonrasında elini öpmesi, Dem partisiyle gittikçe artan yakınlaşması İYİ Partinin özellikle milliyetçi tabanı tarafından kızgınlıkla karşılanıyordu. Ancak parti içinde tek başına seçime girmenin siyasi bir intihar olduğunu düşünen ciddi bir kesim vardı ve partiden istifalar ardı ardına geldi.

Bu istifalar ötesinde Eskişehir milletvekili İdris Nebi Hatipoğlu’nun Ak Parti’ye geçmesi ve İstanbul Milletvekili Salim Ensarioğlu’nun Şeyh Sait çıkışı sonrası partiden ayrılması ve bunun sonucunda Diyarbakır il başkanlığı ve 12.000’den fazla üyenin istifası İYİ Partinin iç dinamiklerinin sarsılmasına ve sokakta Meral Akşener’e duyulan güvenin azalmasına sebep oldu. Yerel seçimlerde olası bir İstanbul ve Ankara’nın yeniden Ak Parti’ye geçmesi durumunda basında ve sokakta tek suçlu daha şimdiden İYİ Parti olmuş durumda, bu da aldıkları hür ve müstakil seçim düşüncesini tabanlarına anlatmak konusunda zorlayıcı bir durum oluşturuyor.

Seçime üç ay kala İYİ Parti nasıl bir yol izleyecek göreceğiz, %10’a düşen oy oranını bu seçimde koruması zor gözükmekle beraber uzun yıllardır Ak Parti ve CHP ‘den oluşan iki başlı siyasete sıkışan halkın karşısına üçüncü bir alternatif sunabilirlerse yeniden yükselişe de geçebilirler.