Biraz eksik, biraz fazla. ..
Bir köşe başında kesişen yoldan ibaretti benim sana uzanan dipsiz bucaksız yolculuğum. Ne bir eksik ne bir fazlaydım. Ben sadece, senin yoluna yarım adımlarımla ışık olamayacak kadar umutsuzdum. Hoyratça geçen zamanın içinden seninle bir gün geçirmeyi isteyecek kadar gün dileneceğimi bilemezdim.
Hani olur ya, bir gün zaman seni bana getirecek olursa eğer, bana bildiklerinle değil bilmediklerinle gel. Acabaların ve keşkelerini toprağa serpiştirerek adım adım bekleyenine gel.
Zamanın hangisinde gelirsin bilmiyorum ama ne olursa olsun bir gün tenini tenime ezberletmek için de olsa yine gel. Ben seninle gelecek olan zamanı beklerim sevgili, yeter ki sen zamanın birinde seni bekleyen bir sevgili olduğunu hatırla ve ardına bile bakmadan gel.
Doğru yada yanlış bildiğim ne varsa unutmak,geçmişi silmek, geleceği ise dondurmak istiyorum. Şuan da olmalıyım.... Acının en derinine işlendiği saniyelerde senin olmadığın zaman da kalmalıyım.
Olmayışına mı yoksa olmayışının inadına hayalinle olan oluşana mı kahrolayım bilemiyorum. En büyük fakirlik,en büyük yoksunlukmuş sensizlik.
Sen olmayınca canımın yanmasının da bir önemi olmuyor.
Dinlediğim şarkılar yavan geliyor kulağıma,seni anlatamadığım her kelimelerim harf harf kendini asıyor intihar ediyorlar. İşgal altına alınan yüreğim kırgın, küskün, dargın ve çaresiz. Hani “zamanla geçer” diyerek geçiştirmeye çalıştıkları insana tomarca edilmiş küfür gibi gelen o büyük teselli cümleleri var ya.... İşte, yok öyle birşey maalesef.
Çaresizliğimin ve sensizliğimin içinde çektiğim her nefes sevgimenyapılan koca bir haksızlık gibi geliyor. Neşter vurulmuş gibi dilimin ucunda durmadan oluk oluk kanayan yaramsın. Yaramdan da öte,bir daha sanki hiç bana gelmeyecek olanımsın.
Hadi, bir kez olsun şaşırt beni lütfen. Beni senden başkasının mahküm edemediği zincirlerimi kırmaya gel. Öyle bir gel ki güneş başka bir güzel doğsun, ay geceyi gelişinle büyülesin,gece karanlığını senin gözlerinden aldığı umutla gizemini dağ eteklerine dağıtsın.
Senin gelişinle aydınlanan yeni güne uyanayım. İçimde ki kadının mutluğu yüzüme yansısın ve gelişini gülümseyerek karşılayım.
O gün caddeler de, sokaklar da gülüşümle bayram edeyim ve kimseler bilmesin benim niye gülümsediğimi. Ben sadece güleyim.
Elbet o gülüşümün gittiği bir adres ve ısıttığı bir ruh vardır. Seni beklediğim köşe başında yolumdan çevir beni.
Bildiğim ne varsa unuttarak geldim. Seninle öğrenmek istiyorum A’dan Z ‘ye herşeyi...
Öğret bana bildiğin herşeyi de...
Ve ben sana ilk önce gülümesemeyi ögreteyim. Nasıl mı?
Aşk tadında gülümse desinler ve biz aşk tadında gülümseyelim...