Seni sevmenin bir şekli vardı ama anlatmanın milyonlarca şekli vardı.
Seni seviyorum ötesi var mı dedi?
Ötesi yoktu belki ama dahası var dedim..Bir tende eriyip sen olmak var.Dahası biz olmak var.Ömrüm yettikçe sevebilirim seni.Sevmelerim boyumu aşsada ,boğazımda düğümlensede,beni karboran etsede dünya döndükçe, nefes aldığım sürece sevebilirim seni.Öteden başka yol var mı bilmem ama kendime cevaplayamadığım onlarca ki'lerim var.Daha kaç zaman beklemem gerekiyor ki,geriye kadar daha kaç'a kadar sayabilirim ki,geleceğine kendimi daha ne kadar inandırabilirim ki? Ki,ki,ki onlarca ki"lerim var.
Cevapsız sorularımızıda alıp bambaşka bir dünyaya gidelim seninle.Gerçeklerden olabildiğince uzaklaşalım,mecburiyetlerden kaçıp bir günlüğüne de olsa hüzünlerimizden sıyrılalım.
Hani hep sorarlar ya, "Issız bir adaya gitsen yanına alacağın ilk üç şey ne olur sorusuna verilecek en doğru cevapsın sen.Ben bir tek seni alırdım başka birşey de istemezdim.
Bir dağ eteğinde çadır kuralım mesela.Bir günlüğüne olsun herşeyden mahrum kalalım.Korkma,ölmeyiz!Yani ölmezsin,ben ölmediysem eğer sende ölmezsin.Senin, benim başıma getirdiklerinin yanında benim senin için bir günlük serüveninin inan hiç kalır.Zihninde yarattığın sıralı engellerini yok saymakla başlayalım ilk adımı atmaya.Sonrası kendiliğinden gelecektir.Dağları aşmak için elele tutuşalım,gözlerimizden aldığımız güven ışığıyla birbirimizin kanatları altına girelim.İmkansız olan ne varsa dağ eteklerine gizleyelim.
Aşıp geçtiğimiz yollara,geriye dönüp baktığımızda birbirimize sarılalım.Derin bir ohhh çekip,göz hizamızda diz çökelim.Ben senin tüm vefasızlıklarını unutarak söze başlayım.Dilime dolanan heceleri tek tek bir nefeste anlatayım.Bugüne kadar hiç bir sevgiliden duyulmamış sihirli sözleri icra edeyim.Elini öyle bir tutayım ki teninden önce ruhuna dokunmuş olayım.Bir karenin içine değerli bir tablo gibi bizi çizeyim.Okumaktan usanmayacağın satırlar yazayım.Yazabildiğim kadar sana olan sevgimi kaleme alayım mesela.Seni sevmenin tek bir şekli olduğunu,anlatmanın ise milyonlarca şekli olduğu gerçeğine seni inandırayım.Keşke bir megafonum olsaydı da,sesim dağ eteklerinde yankılanarak tüm dünyaya haykırabilseydim seni ne çok sevdiğimi.
Öyle yazsam öyle bir yazsam ki sensizlikten bozamadığım kafamı yazarken bozayım diyerek düşünürken gözlerimipn önüne bir perde iniyor.
Elimden tutup dizlerini başımın altına yastık yapıyorsun.Hiç olmadığı kadar güvendeyim,hiç olmadığım kadar huzurluyum.Saçlarımla oynuyorsun...Ama ben sana oynama lütfen saçlarımla diyemiyorum.Neden mi? Çünkü biliyorum ki bir daha bu anın tekrarı yok.Parmakların ince saçlarımın arasında gezinirken gözlerimin kapanmasından korkuyorum.Ya uyursam diye direniyorum ama nafile!Senin dizinde dinlendirirken ruhumu gözlerim kapanıyor.
Gözlerimi kapatıyorum ve seninle yaşanmaya layık olan hayallere dalıyorum.Yüzüme sıcak alevler çarparken,dudaklarım kuruyor.Utangaç hallerimle yüreğim kıpır kıpır dalgalanıyor.
Herşeyi bir kenara bırakıyorum ve senide yanıma alıp uzun soluklu yola çıkıyorum.Önümde ki engellerin hiçbir önemi olmadan,olmazları görmeden sadece seninle bilinmezliğe yürüyorum.Gidilen yer ne bir dağ eteği ne de bir ıssız ada.Gidilen adres senin yüreğin.
Gittiğim hiç bir yol bu kadar açık olmamıştı.Sana gelirken sadece gülüşlerimi ve umudumu yanıma alıyorum.Yorulmuş olduğumu düşünerek elimi tutuyorsun ve "Sevmenin ötesinde ne olmalıydı?" diye soruyorsun.Çatlayan dudaklarımın acısını sıcacık bir öpücüğünle alıyorsun.
Sevmenin ötesinde gözlerin de yaşlanmak varmış diyorum sana.Gülümsüyorsun ve bu sefer de "sen,yaşlanmayı bilir misin?diyorsun.Ufak bir kahkahamla seninle olursam yaşlanmam ama sensiz olursam yaşayamam diyorum.O zaman sarıl bana diyorsun.Gözlerimde yaşamak için,yaşlanmaman için sıkı sıkı sarıl...
Sanırım kafayı bozdum...
Ve yıllar geçiyor.Ben hayallerimin sabahına uyanıyorum.Saçlarımda ki aklara değil ama olmayışına yaşlanıyorum.
Gerçek olan tek şey, gözlerimi açtığımda dudaklarımın hâlâ çatlak olması.En son öptüğün dudaklarımın ateşinden senin kimliğine son hecelerim bu sözler.
Ki'lerim sonunda cevap buldu.Yine ahıma girdin benim bu gece.Kendine fazla güvenme,bu günah seni elbet bir gün toprağa çeker...
Başka sözüm yok ki sana!
Eylül Ayça Karakuş
E-mail: [email protected]