Çok şey değişti, hiçbir şey değişmedi…
Dikilen plazalar, yapılan AVM’ler için çok şey değişti belki; peki bizler farkındalık oluşturmayı, sevdiklerimize sarılabilmenin ne kadar kıymetli olduğunu, kopan bağlarımızı, değişen dünyayı ve bu dünya içinde değişen yeni düzenleri algılayabildik mi?
Zaten felaketlerin içinde yaşayan ve yarına çıkacağımızı hiçbir zaman bilemediğimiz, bu dünyanın misafir varlıkları olan bizler coronavirüsünden sonra değişebildik mi? Doğanın ev sahibi, bizlerin ise misafir olduğunu anlayabildik mi? Yeni dünya düzeninde bundan böyle yazılacak her türlü makale ve tezler bile aynı olmayacakken bizler ne durumdayız? Yoksa her şeyin geçtiği gibi bu kriz geçtiğinde de hırs ve bencillik içinde olan insanlar olarak mı hayatlarımıza devam edeceğiz? Göreceğiz…
Ama bakın neler farklı olacak, olmalı!
İnsanın doğal, dijitalin suni olduğunu bilmeli ama ikisini harmanlayarak hayatımıza devam edebilmeliyiz. Evden zamanı etkili ve verimli kullanarak çalışma, online eğitim-öğretim becerileri gibi konularda kendimizi geliştirmeliyiz.
Varolan mesleğimizin yanında alternatif meslek dalları edinmeliyiz.
Her değişim bir gelişimdir. Değişimleri fırsata çevirebilmek gerekmektedir. Her yeni durum yeni stratejiler geliştirmeyi gerektirir. Kimse alışkanlıkları bozulsun istemez fakat değişene de ayak uydurmak, fayda yaratmak, lehimize çevirmek gerekir. Acıdan ne öğrendiğimizi bilmemiz gerektiği gibi…
Empati, kabullenme, tefekkür kavramları daha çok bizimle olmalı artık. Bu virüs olmasa da gelecekten emin olamadığımız dünyada biraz da “oluruna bırakmak” gerekmez mi? Bu süreçte “kendimizi yönetmek” adına içimize dönmek, kendimizle baş başa kalmak, yaşananlardan ders ve fayda edinmek ve en önemlisi de kölesi olduğumuz popüler kültürden arınmak belki de bize çok iyi gelecek…
Unutmayalım ki bu dönemde taşıdığımız kaygı, endişe gibi duygular da çok normal; anormal olan yaşanan durumdur. Tüm duygularımızı bilir, kabullenir ve hep aynı duyguda kalmazsak depresyona girmekten de kurtulabiliriz. Her günümüz iyi ve mutlu olmayabilir, fakat her günde mutlaka iyi ve mutlu bir anımız vardır. Onu yakalayabilmektir önemli olan…
Son olarak şunu söylemek istiyorum;
Sıkıntılar kalmak için gelmezler, gitmek için mola verirler… O yüzden “oluruna bırak”’ın ve haydi şimdi The Beatles – Let It Be şarkısını dinleyin…
OLURUNA BIRAK
Dr. Ada Beyza Toksoy
Yorumlar