Korona hayatımıza girdiğinden beri ne çok şey değişti hayatımız değil mi?
Her şey hızla anlamını yitirdi. Sevdiklerimizle içtiğimiz kahve sohbetlerinin arasına bir metrelik mesafeler girdi. Sınırlandırıldık adeta. Bundan aylar önce biri bize hayatınıza korona girecek caddeler sokaklar boşalacak, evlere kapanacaksınız deseydi elbette hiçbirimiz hadi canım daha neler derdik…
Ama şimdi bunu deneyimlemeye başladığımızdan bu yana bal gibide hadi canım dediğimiz her şeyi yapmaya başladık… 2020’yi alkışlarla kutlamalarla karşıladık. Ancak birçok kişi 2020 yılını belki de yaşanmamış sayacak. Nasıl saymasın ki aylardır ölüme bir kala yaşar gibiyiz.
Bir tarafta sevdiklerimize zarar gelme korkusu, diğer tarafta gelecek kaygısı. Ekonomik sorunlar geçecek mi kaygıları ve daha fazlası…
Peki, korona bize en çok neyin önemli olduğunu anlattı sizce?
Bence en çok da dokunabilmenin ve özgürlüğün kıymetini hatırlıyoruz bugünlerde…
Korona öyle bir girdi ki hayatlarımıza daha önce hiç deneyimlememiştik böyle bir şeyi. Hepimiz ilk kez bu bela ile savaşıyoruz. Hem de ne savaşma. Öyle ki en sevdiklerimize bile dokunamıyoruz, özgürce dolaşamıyoruz…
Şimdi bir virüs devasa orduların, nükleer silahların yapamadığını yaptı… Zengin fakir demeden alıyor canını yakaladığının…
Hani bundan önce hep tüketiyorduk, tüketmiştik, hatta kurutmuştuk sevgiye dair ne varsa…
Hani yine bundan önce hep katlediyorduk, katletmiştik, doğayı, çocukları, kadınları, insanları, hayvanları, ormanları ve canlıları…
Hani yine bundan önce haset ederdik, etmiştik, onda o var bende de olsun, bunda şu var bende de olsun.
Unutmuştuk iyi tarafımızı… Besledikçe besliyorduk kötü tarafımızı…
Bir paylaşamamıştık şu ölümlü dünyayı… Ve unutmuştuk gerçekten bu dünyayı sevginin kurtaracağını…
Biz ne mi olduk… Bence biz en başta insan olduğumuzu unuttuk… Basit yaşamayı unuttuk… O ne der bu ne der diye düşünmekten, komşu ne der diye yaşamaktan gittiğin restoranda yemeği beğenmemekten, onu azarlamaktan, yaşlılara saygısızlıktan her şeyi unuttuk. İnsanlıkta tek kelimeyle sınıfta kaldık…
Bak şimdi en pahalı ayakkabıyı giyecek bir özgürlüğün, gidecek bir restoranın, kahve içecek bir kafen, azarlayacak bir garsonun dahi yok… Hiçbir şeyin anlamı kalmadı… Ülkelerin savaştan bir farkı kalmadı… Şehirler hayalet şehre döndü sadece silahlar konuşmuyor… Koskoca meydanlardan çıt çıkmıyor…
Peki, bu kadar mıydı her şey? Tabi ki değil. Korona bizi evlere hapsederken içimizdeki gücü de ortaya çıkardı. Çoğumuz bu dönemi fırsata çevirip
Normalleşmenin ilk adımları atıldı ancak hala tehlike geçmedi. Hala sevdiklerimize zarar gelecek diye onlara dokunmaktan korkarak yaşıyoruz. Milyonlarca insan ekonomik krizle boğuşuyor. Çünkü aylardır çalışmıyor. Sanki dünya insanlardan intikam alıyor… Dünyanın akciğeri olan ormanlar yıllardır yanıyor, hunharca katlediliyor… Korona da insanları akciğerlerinden yakalıyor. Nefes aldırmıyor. Yanına yaklaşanın canına okuyor…
Yıllardır dünyanın dört bir yanında yaşanan acılar vardı ama ortak değildi…
Şimdi ise dünya tek nefes oldu ve aynı gemide olduğunu hatırladı…
Peki, şimdi ne olacak? Bizi neler bekliyor? Korona’dan sonra hayatımız nasıl şekillenecek?
Bence çok değişecek…
Dokunmanın ve özgürlüğün kıymetini o kadar iyi anladık ki, çok farklı bir dünya oluşacağına inanıyorum…
Ormanlara, insanlara, canlılara zarar vermeyen bir insanlığın yeniden doğuşunu hayal ediyorum ve mutlaka sevgi diyorum… Çünkü mutlu olabilmemiz için sevgi şart… Hem de koşulsuz sevgi…
Yeşil ve mavi bir dünya olsun herkes eşit olsun, huzuru yeniden bulsun.
Özgürce yaşamak ümidiyle tüm renklerimizle…
Sevgiyle Kalın…