Sevgili kıymetli okuyucularım,

Umarım iyisiniz ve umarım sağlığınız hep iyi gidiyordu.

Bu ay yeni makale yazabilmem için hangi konuyu yazacağımı bir türlü karar veremedim ama yazdığım anda heyecanlanıyorum ve heyecanım arttıkça bazen sözlerimi bile unutuyorum.

Size çok özel bir makale yazmak istiyorum. Hayalimdekini anlatmak istiyorum.

Ben 9 ile 10 yaşımdayken bir film izlemiştim. Filmin adı ‘’Maid in Manhattan’’ (Aşk Masalı) Jennifer Lopez ve Ralph Fiennes oynuyordu. O filmi izlediğimde Manhattan ve New York’u ilk defa bu filmde tanıdım ve o filmi izlediğimde kendimi orada hayal olarak hissederek gözümü orada canlandırdım. Ardından Queen Latifah ve Jimmy Fallon’un oynadığı komedi filmi ‘’Taxi’’ sonra Tom Hanks’ın oynadığı Terminal filmi izlemiştim ve film dışında da bir zamanlar önce CNBC-e kanalında altyazılı Amerikan komedi – dram – romantik tür dizileri olan New York’ta seçilen dizileri izlemiştim ve de gittikçe New York’a hayran kalmıştım.

16 yaşımdayken evimde bilgisayarda bir Google Earth’ten New York’un haritasını, 3D boyutu ile evlerini sokaklarını bile gördüm. Sonra bir gün zamanı geldiğimde eğer bir gün New York’a gidersem nerelere gideceğim diye bir liste yapmıştım o dönemlerde;

Central Park’ı orayı görmeyi ilk hayalimdeki yerdir. Orada sonbahar mevsim zamanında kahverengi – turuncu – kırmızı renkli ağaç yaprakları görmeyi çok istiyorum. Sabahın 06:30 civarlarında mp3 kulaklık takarak spor kıyafetlerimle oraya koşu yapmayı çok isterdim ve bazen sonbahar mevsimimde orada oturup bir makale ya da bir kitap yazmayı hep hayal kurardım ve de gözümde canlandırıyordum.

Özgürlük Heykeli, (Dünyayı Aydınlatan Özgürlük Heykeli anlamına geliyor) orayı gitmeyi çok isterim ama yükseklik korkum var :)

Grand Central Terminal (Çok ünlü büyük merkez terminali) Manhattan bölgesinde yer alıyor. Bavulumu alıp trene binerek Pennsylvania veya Toronto ya kadar gitmek isterdim.(kısa bir tur yapmak)

Hep hayalimde okumak istediğim yerler; ‘’Columbia Üniversitesi ya da New York Üniversitesi veya Yale Üniversitesi idi ve bu benim hep hayalimde okumak istediğim üniversiteleri istemiştim ama bu hayalimdeki bu okullar benim için hiç gerçekleşmeyecek diye o kadar çok üzülüyorum ki sadece hayalimde hangi üniversite de okumak istiyorum diye merak edersiniz diye sizlere paylaşmak istedim.

Bryant Park orayı görmeyi çok istiyorum ve akşamları orada çok romantik bir manzarası var ve bunu bir filmde görmüştüm. Kocaman gökdelen ışıklarını bile bu parkta görebiliyorsunuz.

Times Meydanını gitmeyi, görmeyi, yaşamayı çok istiyorum. Orası kalabalık Metropolitan olduğu yerler gökdelen binaları, çok gürültülü sesleri duymak hissetmek istiyorum. O çok meşhur olan pizza lokantaları, o çok meşhur polis atları ile fotoğraf çekmek, o çok meşhur sarı renkli taksi arabalarına binmek, o çok meşhur sokak dansçıları izlemek ve Starbucks kafesinde beyaz çikolatalı Mocha içmeyi bile o kafede oturup cama bakarak insanları izlemeyi çok isterdim. Birde Times Meydanında o meşhur reklam panolarını bile izlemek istiyordum. Birde Donut yemeyi çok merak ediyorum. Madison caddesini de unutmadım o kocaman holding şirketlerde kendimi orada çalışmayı hep hayal etmiştim.

Manhattan’dan Brooklyn köprüsü ile karşıya geçtiği anda kendimi orada bulabileceğim bu mahallede New York’un en pahalı semtlerden biri olan Dumbo idi. Sahil tarafı, özgürlük heykeli görebiliyorsun bir de Brooklyn köprüsünün hemen yanında tam karşısında duruyor.

Eğer bir gün evim orada olursa ilk evim olmak istediğim yer Manhattan veya Staten Island ya da Vermont. Vermont ise New Hampshire tarafında kalıyor ve New York’a 6 saat uzakta kalıyor. Aslında neden Vermont veya New Hamsphire dedim çünkü sonbahar mevsimi gibi yer ve sonbahar gibi kasabalarda hep yaşamak istediğim yer ve hep hayalimde sonbahar mevsimi olan kasabaları severim.

New York ilgili ne hayaller kurmuştum ve çok fazla anlattım sanırım.

Mesela bir şöyle bir hayalim var; Manhattan da çok güzel temiz bir sitede en üst katta balkon terasa çıktığım anda kocaman New York binaları evlerini bile izlemeyi çok hayal ederdim. Elimde sıcak çikolata bardağımı tutarken oduncu gömleği giydiğimi, balkonda duvarda asılan beyaz süslü lambaları, koltukta oturup manzarayı izlerdim yani gecenin 4 ile 05:30 arası izlerdim bir güneşin doğuşunu bile hayal bile edemiyorum. New York asla uyumayan bir şehir olarak anılıyordu.

Bir gün kendime hep hayalimde almak istediğim Macbook ile iPad ve İphone’um olmasını çok isterdim çünkü Amerika almak bile ucuz ama Türkiye de almak çok pahalı yani kat daha pahalı.

New York’ta orada hem Türk hem de Amerikalı insanlarla tanışmayı çok isterdim, sosyalleşmeyi, çevre edinmeyi, kültür edinmeyi daha çok şeyler yapmayı hep hayal ederdim.

Maalesef New York hayalim hiç gerçek olmayacak diye o kadar çok üzülüyorum ki çünkü benim maddi durumum o kadar iyi değil, New York’a gidebilmem için uçak parası için param var mı, orada ev tutabilir miyim, orada nasıl iş bulabilirim vs gibi birçok soru işaretler var bende. Belki New York’ta yaşamak daha zordur ne bileyim orayı görmeden bilmeden yorum yapamıyorum sadece filmlerde gördüğüm gibi hayallerimi yazıyorum.

Sadece size hayalimi paylaşmak istedim, umarım bir gün sizin de hayalleriniz gerçek olmasını isterim.

Ve ben de Dalaman’da bir şirkette çalışıyorum ve çalıştığım yerde çok mutluyum ve beni seven çalışma iş arkadaşlarım var, beni seven arkadaşlar var, beni seven yöneticim var. Şu an çalıştığım yerde mutluluk bana yetiyor. Herkesin sevilen konuşulan bir insan olmayı çok seviyorum. Orada çok şey öğreniyorum, bazen kaybediyorum bazen kazanıyorum bazen başaramıyorum bazen de başarabiliyorum ama başarmayı hep çabalıyorum. Bu şu an ki çalıştığım yeri seviyorum ve orada başarabilmem için elimden geleni yapmayı çabalıyorum.

Bu makalemi yayınlayan sevgili kıymetli dostum, komşum, Ümit abime çok teşekkür ediyorum.

Yeni makalede görüşmek üzere

Kocaman sevgiler

Metin