Buraya ilk yerleşim Kanuni Sultan Süleyman zamanında başlar. Kasımpaşa’daki Ayios Dimitrios Kilisesi’nin camiye çevrilmesiyle buradaki halk ve cemaat ikonalarla birlikte Tatavla’ya yerleşerek Ayaios Dimitrios Kilisesi’ni buraya kurarlar. Homojen bir Rum köyü olan Tatavla ilk büyük göçünü almış olur. İkinci büyük dalga ise Barbaros Hayrettin Paşa’nın esir edip getirdiği Mora’lı, Girit’li ve Rodos’lu işçiler ustalıkları, yaptıkları işler ve iyi niyetlerinden ötürü azad edilir. Memleketlerine gitmek yerine o zamanların en cazip ve gözde yerlerinden İstanbul’da kalmayı tercih ederler. Kasımpaşa Tersanesi ve Haliç Tersanesi’nde çalışan bu işçiler Tatavla’ya yerleşip Rum kızlarıyla evlenirler. Bu durum bölgeyi diğer Rum mahallelerinden (Balat, Fener gibi) farklı bir hale getirir. Tatavla tam anlamıyla zanaatkarlar mahallesi olmuştur. Rum cemaatinin talebi ile III.Selim 1793’da buraya Rum’ların dışında kimsenin yerleşmemesi için bir ferman yayınlamıştır. Osmanlı döneminde Tatavla bir anlamda özgür bir bölge haline gelmişti. Burada yaşayanlar, imparatorluk genelinde uygulanan pek çok yasaktan muaf tutulmuştur. Bu özgürlük, semti yalnızca bir yerleşim alanı değil, aynı zamanda kültürel bir merkez haline getirmiştir. Fermadan kısa bir süre sonra Mora İsyanı sebebiyle Mora’dan kaçan bir takım isyancıların Tatavla’ya saklandıkları var sayılmış ve bu fermada yavaş yavaş işlevini yitirmeye başlamıştır. 19.yy ortalarında ise Ermeni’ler, Yahudi’ler, Levanten’ler buraya yerleşmeye başlamışlardır.
21 Ocak 1929 yılında Aya Tanaş Sokakta, Marangoz Yani’nin evinde çıkan yangın gittikçe büyümüş ve büyük kısmı ahşap olan Tatavla’nın yarısından fazlasını kül etmiştir. Kışın ortasında çıkan yangın 10 saat sürmüş, can kaybı olmasa da 500 den fazla ev kül olmuştur. Yangınlarıyla meşhur İstanbul’da Mercan yangını, Galata yangını, Beyoğlu yangını, 3 gün süren Cibali yangını İstanbul’un çehresini değiştirmiş ama ismini değiştiren tek yangın Tatavla yangını olmuştur. Bu tarihten sonra semte yangından kurtuluş manasında ‘Kurtuluş’ ismi verilmiştir.
Cumhuriyet döneminde pek çok sokak ismi Türkçeleştirilmiştir. Tatavla yeni ismi ile Kurtuluş’ta bundan nasibini alır. Tatavla Caddesi Kurtuluş Caddesi, Aya Tanaş Sokak Yeni Alem Sokak, Merki Kalfa Sokak Dev Süleyman Sokak olarak değiştirilir.
Rum nüfusun seyrelmesinde yangından sonra en büyük hasarı 1955 olayları vermiştir. Her ne kadar olaylar Beyoğlu odaklı olsa da Beyoğlu’ndan sonra en büyük hasarı Kurtuluş’a vermiştir.
Tatavla zengin Rum mutfağı ile ünlüdür. Bölgede yapılan özel yemekler, tatlılar, mezeler, İstanbul’un yemek kültürüne katkıda bulunmuştur. Özellikle balık yemekleri, zeytinyağlılar, mezeler ve Rum usulü tatlılar mahallede sıkça tüketilirdi. Tatavla’da yapılan ev şarapları ve likörler hem mahalle meyhanelerinin hem de Galata meyhanelerinin vazgeçilmez ürünleriydi.
III.Selim’e kadar Osmanlı padişahlarının portrelerini yapan Konstantinos Kizikinos, ismi bazı gezegenlerin kraterlerine verilen astronom Evgenios Antoniadis, I.Dünya Savaşı’nın silah baronu Sir Basilios Zaharoff Kurtuluş’ta yetişen isimlerin bazılarıdır. Türkiye’nin halen aktif haldeki en eski spor kulübü Kurtuluş Spor Kulübüdür. Olimpiyat oyunlarında ülkeye ilk altın madalyaları kazandıran Giorgios ve Nikos Alibrandis kardeşler yine bu semtin ve kulübün yetiştirdiği isimlerdir.
Hristiyanların büyük perhizlerinden evvel tüm Avrupa’da karnavallar düzenlenir. Venedik, Nice ve Rio karnavallarını örnek verirsek bu karnavalları aratmayacak bir karnavalda zamanında Tatavla’da yapılan ‘Baklahorani’ karnavalıdır. Sokaklarda maskeli ve kostümlü gruplar gösteri yapıp ev ev dolaşıp gramafonlar çalınır eğlenilirdi. Bu maskeli ve kostümlü gruba ‘maskara’ ismi verilirdi. Yeşilköy, Kumkapı, Samatya cemaatleri, Unkapanı Köprüsü yapıldıktan sonra bu yolu kullanarak Pera’ya gelirler ve burada biraz eğlendikten sonra Yenişehir ve Akarca Yokuşu’nu kullanarak Mandra Meydanı’na çıkarlar. Boğaziçi ve Şişli istkametinden gelenler Pangaltı üzerinden Kurtuluş Caddesini kullanarak Mandra Meydanı’na gelirler. ‘Maskara Alayı’ denen bu yürüyüş kolları yol boyunca kostümleri ve maskeleriyle yol boyunca yürürlerdi. Karnavalın en şaşalı günü son günüdür. Tatavla’nın sonunda açık alanda toplanılır, maskeli ve kostümlü gruplar kalabalığı eğlendirirler. Bu karnaval yalnızca dini kutlama değil aynı zamanda Osmanlı’daki farklı milletlerin bir araya geldiği bir kaynaşma noktasıdır. Sadece Hristiyanlar değil İstanbul’un dört bir yanından halk faytonlarla gelir, buradaki gösterileri izlerler ve eğlenirlerdi.
Kurtuluş hem Osmanlı dönemindeki çok kültürlü yapıyı yansıtan bir mahalle olarak hem de Cumhuriyet döneminde ki dönüşümleri ile İstanbul’un zengin tarihine ışık tutan bir semttir.