Dünya değişim sürecinde. Mart’tan bu yana pandemi sürecinde yaşananlar hem bireysel hem de toplumsal olarak pek çok alanı etkiledi. Sağlık başta olmak birçok sektörde bu değişim yaşanıyor. Hangi zaman diliminde olursa olsun ya da hangi kültürde olursa olsun değişim çoğunlukla sancılı bir süreçtir. Tıpkı bir bebeğin doğumu gibi. Bilgiyi bilgeliğe dönüştürme zamanı Hem bireysel hem de kurumsal olarak hayata, iş yapış şekillerine, verimliliğe olan bakış açıları değişmediği takdirde sürece uyum sağlamak pek de mümkün olmayacak. Yeni düzenin getirmek istediği düşünce tarzını anlamak, kabul etmek ve uygulamak gerekli olan ilk adımlar. Dünyadaki teknolojik gelişme ne yazık ki ahlaki ve ruhsal gelişmeyle paralel ilerleyemedi. İnsanoğlu teknolojik gelişimini çok hızlı geliştirmesine rağmen ruhsal gelişim aynı hızda ilerleyemedi. Bir virüsün neden olduğu bu süreç önce içimizde, zihinlerde ve toplumlarda olan virüsleri fark etmemiz ve kurtulmamız için bir fırsat. Bunun için yapmamız gereken ise öncelikle olumsuz düşüncelerimizi temizlemek. Öze dönüş zamanı Düşüncelerimiz, duygularımız ve nihayetinde hayat temamızı bilmemiz bu değişim için şart. Bireysel olarak bu süreçte varoluş amacımızı bilmeliyiz. Kurumsal anlamda ise sektörde varoluş amacını iyi sebeple ortaya çıkaranların kazanacağı bir döneme girdik. Bu süreçte düşüncelerinde korku, endişe, yüksek egonun ağır bastığı ve hayat temasında bu tür duygu ve düşünceleri yoğun olan kişilerin aslında kurumlara ne kadar çok zarar verdiği de ortaya çıkacak. Farkındalık ve manevi büyüme, ruhsal gelişimi
sağlar. Ruh-beden-zihin bütünlüğünü sağlamış kişiler ancak bu süreçten gerekli dönüşümü sağlayarak çıkacaklar. Kurumlarda insan kaynaklarında artık yüksek enerjili, olumlu düşünen ve empati yeteneğini, duygusal zekasını iyi kullanabilen kişilere yer verecek. Yani kurumlar için çok önemli olan liderlik, takım çalışması eğitimleri ile birlikte düşünce gücü, duygusal zeka, meditatif içerikler ve eğitimler ön planda olacak. Dünyada yeni düzen için önce bireysel farkındalık, olumsuz düşüncelerden arınmış bir zihin, yaşam amaçlarını bilen kişiler gerekli. Karşılaşılan her türlü zorluklar aslında ruhsal ve zihinsel büyüme için gerekli olan yaşamamız gerekenler. Ancak bu gözle baktığımızda ve dönüşümü sağladığımızda bir daha tekrara düşmeyiz. İnsana yatırım yapan kazanır Eğitim sektörü bu süreçte belki de en çok değişimin olması gerektiği sektörlerin başında geliyor. Genellikle ekonomik kriz zamanlarında ilk gözden çıkarılan eğitim harcamalarıdır. Maalesef pek çok kurum bu yolu seçer. Ancak yapılan araştırmalar bu hareketin kurumlara orta ve uzun vadede kaybettirdiğini gösteriyor. Bu konuda yapılan ve 3 bin şirketi kapsayan bir araştırmaya göre çalışanlarına daha fazla yatırım yapan şirketlerin hisse değerleri bu yatırımı izleyen beş yıl içerisinde ortalama şirketlere göre iki misli artmış. (www.bassi-investments.com). Eğitim, yeni düzende önce bireylerin ve sonra kurumların ayakta kalabilmesi için artık bir ön koşuldur. Amaç daha iyi bir dünya daha verimli ve huzurlu yaşamlar. Şimdi bizlere düşen bu karanlığı ışığa dönüştürme zamanı.