Eylül ayının gelişiyle her yıl olduğu gibi bu yıl da yeni heyecanlara merhaba diyoruz. Kimi ailelerde eğitime yeni başlayacak bir miniğin heyecanı yaşanırken, kimi evlerde ise bir sınıf daha büyümüş çocuklarını bekleyen maceraların heyecanı var. Ülke olarak ise bu öğretim yılını yeni bir Milli Eğitim Bakanı ve yenilenmiş bir kadro ile karşılıyoruz. Bu değişiklik bizler için yeni değil, birçok nedene bağlı olarak yıllardır en çok değişen bürokratik yapılanma diyeceksiniz. Evet haklısınız! Fakat bu kez hepimiz heyecanlandıran ve umutlandıran eğitimci bir bakanımız olması. Her işin ehli o işi en iyi yapandır ama konu bir de eğitim olunca en iyisini işin ehli yapacak diye umuyorum.

Her öğretim yılının başında olduğu gibi bu yıl da merak edilen konuların başında uygulanacak müfredatlar geliyor. Geçen yıl belirli sınıf düzeylerinde uygulanan müfredat değişikliğinin bu yıl tüm sınıf seviyelerinde hayata geçirileceği daha önce açıklanmıştı. Bu değişiklikler öğretmenlerce yıl içinde uygulanacaktır. Önemli olan artık sıkça değişen bu müfredat ve sistem değişikliklerinin olmaması. Tabi sistem deyince akla ilk gelen ve yüzbinlerce öğrenciyi ilgilendiren Liselere Giriş Sistemi‘nin ne olacağı? Bakanlıktan yapılan son açıklama LGS‘nin önümüzdeki yıl da uygulanacağı oldu. Haziran 2018 de ilk kez uygulanan LGS, birçok tartışmayı da beraberinde getirdi. Sınav sorularının niteliğiyle başlayan tartışmalar tercih ve yerleştirme döneminde arttı. Özellikle ilk yerleştirme sonrasında açıkta kalan öğrencilerin ve istediği okul türüne yerleşemeyen öğrencilerin fazlalığına çözüm yeni yayınlanan kılavuzla bulunmaya çalışıldı. Fakat bu düzenlemede tam ihtiyacı cevaplamayacak bu nedenle içine girdiğimiz öğretim yılında LGS devam edecekse de tercih ve yerleştirme esaslarında köklü değişiklik olacak görünüyor. Dileğim, öğrencilerimizin liselere daha mutlu gidebilmesi için bu değişiklikte öğrencinin puanın birincil kriter olarak alınması. Sonrasında adrese dayalı yerleştirme, yaş ve devamsızlık gibi kriterlere bakılması olacaktır.

Merkezi yerleştirme sınavları, müfredat değişikliği vb. konular yıllardır biz eğitimcilerin ve kamuoyunun konuştuğu konular. Daha da çok konuşacak ve tartışacağa benziyor. Tam da okulların açılacağı bu dönemde unutmamamız ve üzerinde durmamız gereken asıl konu ise Türk Milli Eğitim Sisteminin de temelini oluşturan ilkeler olmalı. Bu ilkelerin en başındaki Eşitlik yani dil, din, ırk gözetmeden her çocuğun eş eğitim hakkı olması ve eğitim kurumlarının herkese açık olması. Bir diğeri Atatürk İlke ve İnkılapları ve Atatürk Milliyetçiliği, bir diğeri Bilimsellik, bir diğeri Okul Aile İşbirliği ve diğer 10 tane ilke. Eğer aileler olarak; eğitimcilerle işbirliği içinde, vicdanlı, eşitlik bilinci verilmiş, Atatürkçü, bilim ve teknolojiyle donatılmış çocuklar yetiştirmek istiyorsak bunların hepsi kendi Milli Eğitim Sistemimizin temelinde var. İhtiyacımız olan unutmamak, unutturmamak ve farkında olmak.

Farkındalıklarımızın yüksek, çocuklarımızın başarılı ve mutlu olacağı bir eğitim öğretim yılını karşılamamız dileğiyle.

Begüm ŞENBAĞ

Eğitim Yöneticisi

Özne Eğitim Kurumları

[email protected]