Merhabalar mutlaka bir yerlerde konuşulurken duymuşsunuzdur Belki de siz bir zaman bir şekilde telaffuz etmişsinizdir “ne yaparsan sana geri dönecek”, “Ne yaptıysam bana geri döndü”, “biliyorum bir şekilde bu yaptıklarım bana geri dönecek”, “Onun bu yaptığı yanına kalmayacak” Sonuçta verdiğimiz enerji, her şey, bu her ne ise bize geri döneceğini söyleyen yasa “geri dönüş yasası” dır. Şimdi düşünün hayatınızda gün boyunca neler veriyorsunuz çevrenize? Belki para, belki sevgi, hizmet, zaman, hediye. Aslında ne verdiğinizin pek bir önemi yok. Önemli olan nasıl verdiğiniz. Bir koşula bağlı olarak veya karşılığını bekleyerek mi veriyorsunuz, yoksa sadece içinizden geldiği için mi? Yardım etmek için mi? Hizmet etmek ve mutlu etmek için mi? Verdiğiniz esnada neler hissediyorsunuz? Sevgi, korku, endişe, eksilmişlik, zorlama. Eğer negatif bir duygu içinde veriyorsanız vermeyin daha iyi. Verirken sevgi ile içinizden gelerek ve sizden bir şeylerin eksilmeyeceğini bilerek vermelisiniz. Biliyorsunuz ki, verdiğiniz her şey size katlanarak geri dönecekse; hangi duygu ile verdiğiniz burada büyük önem taşıyor. Çünkü verirken titreşim ve neden-sonuç yasaları iş başında. Bu sebeple mutluluk titreşiminde verdiğiniz her ne ise onun karşılığında beklentisiz olmanıza rağmen neden-sonuç yasası” yüzünden katlanmış mutlu çoklukla karşılaşacaksınız.Vermekte zorlanan insanlar yoksunluk bilincinden çıkamayan insanlardır. Bu kişiler verdikleri şeyin hayatlarında eksilmediğine inanırlar. Evrendeki bolluğun herkese yetmeyeceği kanaatinde olan insanlar mutluluk içinde veremezler. Hepimiz Kolektif bilinçaltına bağlı olduğumuz için, insanlığın ortak bilinç altından gelen kıtlık ve yoksunluk dönemlerinden kalan acıların izleri de bizleri etkiler. Bu nedenle yoksunluk bilinci daha fazla önem kazanmaktadır. Gerçekte bilmemiz ve kabul etmemiz gereken kendi refah ve zenginliğimizi sağlarken kimsenin fakir olmasına yol açmayacak olmamızdır. Para bir enerji ise ve enerji sürekli hareket ediyorsa, kaynağına geri döneceğini hatta fazlasıyla döneceğini bilmenin rahatlığı içinde davranmalıyız. Paranın yetmeyeceği, olmayacağı ve biteceği korkusu taşıdığınız da “Titreşim Yasası” devreye girecek ve korktuğunuz başınıza gelecektir. En başa dönüp “Teklik yasasını” düşünün. Bu yasaya göre zaten bolluk refah ve zenginlik sizin değil miydi, bunları almak için kendinize gönül rahatlığı ile izin vermekten başka yapmanız gereken bir şey bulunmamaktadır. Korku ve endişelerden arınarak, evrenin sonsuz bolluk içinde olduğunu anlamak, kendinizi serbest bırakmak ilk adımınız olacaktır. Size daha fazlası geldiğinde, siz de Çevrenizde daha fazlasını paylaşacak ve artarak bereket deneyeceksiniz. Çevrenizde neyi daha çok verebileceğinizi sorgulayın. Evet hemen şimdi ve onu sevinç içinde verin. Hizmet edin, paylaşın. Sorgusuzca, bir şey beklemeden. Bu yasayı uygulamaya başlamanızla birlikte, günler içinde, sonsuz nedensiz mutluluk halleri deneyimlediğinizi gözünüzün yüzünüzün parladığını, auranızın değiştiğini hissedeceksiniz. Vermek için hiçbir fırsatı kaçırmayın. Çünkü artık biliyoruz ki binlerce katı bize geri gelecek. Ne demişler “İyilik yap denize at balık bilmezse Halik (yaratan) bilir.
Sevgimde kalın.