Mutlu son evlilik mi? Aslında yeni hayatınızın başlangıcıdır evlilik. Evliliğin cicim aylarını bir kenara koyarsak, ilk iki yıl evliliğin en kritik yıllarıdır. Çünkü bu yıllar iki tarafında bekârlık alışkanlıklarından vazgeçmek veya vazgeçmemek için kendi içinde zorlandığı, birey olmaktan çok biz olmaya çalıştığı dönemdir. Bu süreç sancılı geçebilir. Özellikle bekar hayatının size sunduğu ben merkez anlayışının cezbeden yönlerini, evlilik sabote edebilir.

Düşünün dünya kupasının final maçı var, tüm hazırlıklar yapılmış o gün maç izlenecek ama aynı zamanda kayınvalidenizinde doğum günü. Artık sizin planlarınızın gerçek birçok ortağı var. Maddi ve manevi paylaşımların ve sınırların belirlendiği bu dönemde beklenmedik küçük iletişim ve uyum kazaları da olabiliyor. Bu süreci anlayışla atlatmak mümkün. Birbirinin özeline ve önceliklerine saygı duyarak, nefes alabilecek alanlar yaratarak bunu yapabilirsiniz.

Tam birbirinize alıştınız derken eve yeniden dâhil olan küçük hanım ya da bey yeni bir dönem açılmasına sebep olabilir. Çocuk sahibi olmaya karar vermek, özellikle olmuyorsa tedavi aşamasındaki stresli bir bekleyişte son derece sabırlı ve anlayışlı olunması gerekiyor. Çocuk sahibi olduktan sonra da çocuğu aranıza bir kara kedi gibi yerleştirmek yerine, ikinizin bir parçası olarak görmek ve sorumluluklarını paylaşmak da önemli.

Genelde bu süreçlerin tamamı evliliğin ilk 5 yılında yaşanıyor. İlk beş yılı boşanma kelimesini bile aklınızdan geçirmeden yaşadıysanız tebrikler. Çünkü keskin virajlar atlatılmış ise bu yıllar daha sakin ve mutlu geçecek yıllardır. Birbirinizi tam anlamıyla tanımış ve kabullenmiş oluyorsunuz. Fakat bu zamana kadar sorunlarınızı çözmeden erteleyerek geldiyseniz, evlilik burada çok ağır bir darbe alıp tam ortadan kırılıp, ayrılabiliyor. Çünkü tarafların birbirine sabrı kalmamış, umutları tükenmiş oluyor. Çiftler geçen yılları çok büyük bir zaman kaybı görerek, daha fazla zaman harcamak istemiyor.

Evlilik öncesi eğitimlerimizden sonra çiftlerin, bu yaşanabilecekleri önceden kestirip birbirlerine hoşgörülü davranan, birbirini geliştiren mutlu olmayı başarabilen çiftler olduğunu gördük. Evliliği bir esaret olarak görüp, gerisi teferruat demek yerine  birbirini çok iyi tanıyarak, hobilerini zevklerini dikkate alarak iletişim kurmak önemli.

Eşinize sizin en çok sevdiğiniz renk kazağı değil, onun en çok sevdiği kazağı almayı düşündüğünüz gün, empatinin ilk küçük adımını atmış olacaksınız. Karşınızdakini takdir etmek, hata yaptığında özür dilemek, kısacası atılan her adım, karşı tarafında attığı adımla birbirinize attığınız iki adım demek.

Her evliliğin kendine has kuralları ve “biricik”liği vardır. Gerçek doyumlu para ve hediye ile gerçekleşmez. Bu  sene evliliğinizin altın yılı olsun. Huzurlu mutlu bir evlilik için danışmanlık ve eğitimlerimizde buluşmak üzere.

Sevgilerimle