Onu “Islak” klibi ve “Ziyan Zebil” şarkısı ile tanıdığınız sempatikliği, o güzel enerjisiyle herkesin gönlünü fetheden Arda Balkay ile karşı karşıyayız... Doğrusunu söylemek gerekirse kliplerinde gördüğümüz sosyal medyada da takip ettiğimiz Arda neyse karşımda gördüğüm Arda’da aynısı... Yüzündeki o gülümsemesi hiç eksik olmayan kıpır kıpır enerjili yerinde duramayan Arda Balkay ile hoş bir sohbete başlıyoruz... Heyecanlar üst düzeyde genç kızların sevgilisi bakalım Arda Balkay kimmiş…
Hoş bir sohbet için ilk önce kendinizi biraz tanıtmakla başlayalım isterseniz?
Merhabalar, ben Arda Balkay. Hayatımın her alanı müzikle dolu ve beni ayakta tutan hayal gücümü sonuna kadar zorlayabileceğim kendimi bulduktan sonra sarıp sarmaladığım üzerine kendimi koyduğum duygularımı, fikirlerimi düşüncelerimi aynı anda milyonlarla paylaşıp beraberce aynı diyarlara sürüklendiğim bir masalda müziğe âşık bir sanatçıyım.
“Boyumdan büyük saz ve gitarları sırtıma yükler ve boyumun aşacağı hayaller kurardım.”
Müziğe ilginiz ilk ne zaman başladı?
Çocukluk çağındaki insanların oyun kurmayı öğrendiği yaşta ben müziği keşfetmiştim. Bunda babamın payı çok büyüktü. Beni müziğe o yönlendirdi ve o gün bugündür yolumu bulmamı sağladı. Hala bana açtığı yolda ilerliyorum. Öyle ki boyumdan büyük saz ve gitarları sırtıma yükler ve boyumun aşacağı hayaller kurardım. Nereye gidersem gideyim enstrümanlarımı yanımdan ayırmaz ve her koşulda müzik yapardım. Müzik bir tutkudur, bir süre sonra bu tutkudan yeşerip içinize işler ve bir uzvunuz gibi olur. Ondan kopmak ne kelime hayatınızın merkezi haline gelir her ses her düzen bir notadır; insanlar birer notadır, duygular hisler notadır tabi ki çalmasını bilene.
Müzik hayatınızı nasıl etkiledi ve devamlılık süreciniz nasıl oldu?
Müzik ilk önce nefesim oldu, hayat verdi. Haritam oldu yolları, denizleri, şehirleri, ülkeleri keşfettirdi, sevgili oldu sevmeyi öğretti, incinip bir yerden kırılınca yeniden tutunmayı gösterdi ve duygularımı soyut olmaktan çıkarıp somut hale getirmemi sağladı. Gök gürleyip yağmurlar yağdığında elimden tuttu ve beni gökkuşağına teslim etti. Esip gürlemeyi unutturup dinginliği, teslimi, arınmayı ve gerektiğinde kaybolmayı öğretti. Müzik kelimelerle dans etmeyi ve tınılarla güzelleşmeyi öğretti, müzik bana paylaşmayı öğretti. Ve paylaşmak demişken müzik içinizde biriken ve gün yüzüne çıkmayı bekleyen dokunsanız etrafa saçılacak ve masaya yayılacak içselliğinizi bir denize atıp, insanları da bir salla o denize salıverip sizin kıyılarınızda dolaşma imkânı verir. Bende devamlılık sürecimde üretkenliğe önem verip insanlara yeni kıtalar yeni denizler sunmak için ilk önce kendimle başladığım bu yolculuğa üretkenliğimi geliştirerek insanlara parçalarımı sundum. Bu süreçte ilk önce müziği kendimde sonra hayatta aradım ve sonra evrenselliği ile birleştirip biraz hayal gücü ile süsledim.
Peki, nasıl ilerledi?
Müzik bir ekip işidir. İlk önce şarkınıza eli değecek insanlara doğru karar vermeniz onlarla uyum içinde olup bir bütünü temsil etmeniz gerekiyor. Çok değerli insanlarla tanıştım, bana ve müziğime çok şey kattılar. Daha sonra bunu insanlara sundum. Çok güzel geri dönüşler aldım belki şu an sizinle bu röportajı yaparken şarkılarımı bağıra bağıra söyleyen birçok kişi vardır, bunu bilmek inanılmaz bir duygu. Biriktirdiklerimi insanlarla buluşturma imkânı sağlayan çok değerli ve saygımın sonsuz olduğu sponsorum Cemil Üngör ile tanıştım. Beni ve müziğimi görüp etkilenmişti. Daha sonra konuştuk ve bunu insanlara icra etmem için nasıl yollar çizeriz, bunun kararını verdik ve daha sonra çalışmalara başladık. Böylelikle müzik piyasasına adım atmış oldum.
Kaç senedir bu camianın içindesiniz?
12 yıldır sahnelerdeyim. Tabi küçük bir çocukken çeşitli nesnelerle mikrofon yaptığım, yatak üstlerinde zıplayıp konser verdiğim zamanları saymazsak (gülüyor).
“Hepsi bu yolun kapısı gibiydi, kapılar aralandıkça ufkumda beraberinde açıldı.”
Belli ki müzik sizin hayatınız olmuş...
Peki, size kattığı şeyler neler?
Yaşadığınız olaylara farklı bir bakış açısıyla bakmanızı sağlıyor. Maslow’un bir sözü vardır; “Sahip olduğunuz tek şey çekiçse, her şey çivi gibi görünmeye başlar.” Hayatınızın bir parçası müzikse yaşadığınız her tecrübe aslında notaya dönüştürebileceğiniz bir duygudur. İnsanlara bunu şarkı olarak icra edersiniz ve olaylara bambaşka bir gözle bakmanızı sağlar. Daha yaratıcı olmanız yönünden sizi kamçılar ve her defasında şekillendirdiğiniz bir söz canlanıp hayat bulur. Bu sayede biriktirdiğim insanlarla buluşmayı bekleyen bestelere sahip oldum. Bunun dışında sanat camiasından değerli dostlar edindim. Hepsi bu yolun kapısı gibiydi, kapılar aralandıkça ufkumda beraberinde açıldı.
Bu mesleğin zorunlulukları neler?
Çok fazla insanla diyalog halinde oluyorsunuz ve hayatın başka başka yüzlerine tanıklık ediyorsunuz. Bu süreçte psikolojinizin çok iyi olması gerekiyor ve psikolojinizin kötü yönde etkilenmemesi için meditasyona başvurmanız kendinizle baş başa kalıp düşünmeniz gerekebiliyor. Hayat herkese karşı adil olmuyor bazen tırnaklarıyla dağlara tırmanan bazen dağların tepesine helikopter ile bırakılan bazen çıktığı dağı elinden zorla alınan yaşam mücadelesinde kaybolmuş ümidini kesmiş veya her şeye rağmen gülümseyebilen insanlarla tanışıp sohbet ediyorsunuz. Aslında bunu kötü olarak sınıflandırılacak bir şey değil fakat bu olaylar karşısında kendini fazla kaptırarak karamsarlığa, siyah çukurlara düşen insanlardan olmamak için çaba göstermeniz gerekiyor. Bunun dışında eğer bu karamsarlığa ve kötü ruh haline düştüyseniz sahneye çıktığınız an bütün kırıklıklarınızı, kötü ruh halinizi unutup gülümseyip, insanlara olmayan enerjinizi vermek zorunda kalabilirsiniz. Ne durumda olursanız olun gülümsemelisiniz.
Kendinizle ilgili asla çiğnemediğiniz kural nedir?
İnsanların fikirlerini, hatta konuşacakları cümleleri bile elinden alabilirler ama tek bir şeylerine dokunamazlar insanlar dilediğince hayal kurabilir. Ben kendi hayallerime karşı her zaman saygılı oldum ve kendime çizdiğim yolda emin adımlarla ilerlerken beni demoralize edecek etkenleri yanıma almaksızın beni seven ve destek veren herkesle birlikte yürüyorum. Bu yüzden kendimle ilgili asla çiğnemeyeceğim kural hayallerime olan inancımdan sapmaktır.
Pozitif, karamsarlık ya da gerçekçi... Bu üç kelimeden hangisi size daha çok uyuyor ve neden?
Kesinlikle pozitif olmak. Sanırım içimdeki yaşam sevinci kötü tecrübeler dahi edinmiş olsam herkese ve her şeye karşı bir şans daha verilebileceğini herkesin hatalarından ders çıkarabileceğini düşünerek beni her olaya karşı pozitif olmak zorunda bırakıyor. Zaten hiç kimsenin hayatı mükemmel değil ve karamsar olarak ya da çok fazla gerçekçi yaklaşımlarda bulunarak olayların büyüsünü, akışını istemeden de olsa bozmamıza neden olabilir yani her şeyi daha da zorlaştırıp karmaşıklaştırmaya hiç gerek yok diye düşünüyorum.
Zor yoldan öğrendiğiniz en önemli hayat dersi nedir?
Küçük yaşta sahne almaya başlayıp ailemin sorumluluğunu üstlendim. Mesleğe yeni başladığınızda size sunulan imkânlar ve ideallerinizi göz önüne aldığınızda yürünmesi gereken devasa bir çölde bir karınca gibi görünebiliyorsunuz. İşte tam bu süreçte ne kadar zor olursa olsun karamsarlığa kapılmayarak bana verilen imkânlar bir kenara atıp, kendi imkânlarımı yaratmaya çalıştım. Tabiki bu süreçte size yapmayacağınızı, çok büyük hayaller kurduğunuzu söyleyen insanlar olacaktır. Ama onların hayallerime gölge düşürmelerine izin vermedim. Zorlu bir yolda olsa öğrendim ki ‘insan istediği sürece yapamayacağı şey yok’. Yeter ki yeterince istesin ve bunun için çabalasın.
“Yüzden yaratıcılığımı kaybetmekten veya şarkılarımı sıradanlaştırmaktan korkarım!”
En derinlerde yatan korkularınız neler?
Hissizleşmek, tepkisizleşmek, her şeyi normal ve kabul edilebilir karşılamak, olayların perdelerini aralayamamak bunun beraberinde gelen yaratıcı düşünceyi kaybetmek. Örneğin her zaman kabul edebilir bir müzik yapmak zorunda değilsiniz. Müziğe bakış açınız sabit olursa çokça gördüğümüz ama farkına varamadığımızın az olduğu bir sanatçı türüyle karşılaşıyorsunuz. Bunlar ilk şarkılarından sonra sadece sözlerle oynayarak aynı şarkıyı sürekli yayınlıyor, fakat aldığınız tat, bütünlük hiç bozulmuyor. Aynı şarkının türlü türlü versiyonlarını dinliyorsunuz, fakat hepsinin adı farklı oluyor. Bu yüzden yaratıcılığımı kaybetmekten veya şarkılarımı sıradanlaştırmak gibi gizli korkulara sahibim. Yıllarca bunu yaşamamak için kendimi geliştirdim ve daha da geliştirerek devam etmeyi çok isterim.
En son ne zaman yeni bir şey denediniz?
Değişim, yaşamın büyük bir parçası… Hep aynı kaldığımızı düşünsek bile farkında olmadan değişiyoruz. Teknoloji ilerliyor, yeni bakış açıları doğuyor, bunlara da bir şekilde adapte olmaya çalışıyoruz. En son sanal gerçekliğin popülaritesinin artmasına kayıtsız kalamayıp minik bir deneyim yaşadım ve bunun sonunda ‘Adamlar yapıyor be’ dedim. Gerçekten de yapıyorlar. Teknoloji yapay zekâ ve sanal gerçeklik ile yeni bir boyut kazanıyor ve bu beni çok heyecanlandırıyor.
Dostlarınız en çok hangi özelliğinizi sever?
Sanırım samimi ve açık sözlü oluşumu seviyorlar. Siyah ve beyaz varken, grilerde dolanmayı sevmeyen bir insan olarak içim neyse dışım da odur.
“Yalan söyleyen insanlara tahammül edemiyorum.”
Kırmızı çizgileriniz neler? Nelere asla tahammül edemezsiniz?
Yalana asla tahammül edemiyorum. Pembe olması bile onu yalan olmaktan çıkarmıyor. Yalanın ne rengi olur ne de bir bahanesi… Kırmızı çizgim de yalan söyleyen insanların hayatımın bir yerinde rol oynamasına izin vermemek.
Sizin için mükemmel bir günü nasıl tarif edebilirsiniz?
Sahil kenarında bir yerde, sevdiklerimin yanımda olduğu, onlara şarkı söyleyerek beraberce eğlenip, huzur bulup, aynı zamanda enerji depoladığım bir gün, benim için harika bir gündür.
Yapmak isteyip de bir türlü zaman bulamadığınız bir şey var mı?
Dünyayı dolaşmak istiyorum. Kim istemez ki zaten! Ufak ufak başladım fakat sahnelerden çok fazla vakit bulamıyorum. Onun dışında stüdyo günlerim ve provalarım oluyor, yani zor ama imkânsız değil.
Stüdyo demişken sanırım yeni şarkılar geliyor?
Evet, doğru bildiniz. Çalışmalarıma aralıksız devam ediyorum. Yakın bir süreçte hazır iki şarkım, bestelerim var. Onlara klip çekmek için hava şartlarının müsait olmasını bekliyoruz. İnşallah en kısa sürede yaza merhaba diyeceğimiz bomba gibi iki şarkımız geliyor.