Eski Sultanahmet Cezaevi iken otele dönüştürülen ve 1996 yılından bu yana otel olarak işletilmekte olan Four Seasons Hotel’in arsasına, 60 odalı üç tane yeni binanın yapılmasına 2006 yılında onay çıkmıştı. Tarihi alan üzerine yapımı başlanan bina Otelin, 4 bin 600 metrekare büyümesini sağlayacak inşaatlar yaklaşık 15 milyon dolara mal olması bekleniyordu. 2009 yılında ise İstanbul 1. Bölge İdare Mahkemesi, Sultanahmet’te tarihi kalıntılar üstüne yapılan Four Seasons Oteli ek binasının inşaat ruhsatını iptal etti. Ancak o günden buyana tarihi alan üzerinde yapılan bina halen yıkılmadan duruyor. Binaların atıl durumdaki hali havadan görüntülendi. Ayrıca Kültür ve Turizm bakanlığı tarihi alan için restorasyon işlemleri başlatarak “Arkeopark” olarak ziyarete açılacak. Eskiden yapılan binaların yıkılıp yıkılmayacağı ise netlik kazanmadı.

Sultanahmet’te Four Seasons Hotel’i büyütemedi, tarihi alan “Arkeopark”  olacak

Otelin 60 odalı 3 bina yapımına itiraz kararında oluşturan bilirkişi raporunda, inşaat alanının hem Cumhuriyet ve Osmanlı tarihi hem de dünya açısından UNESCO kriterlerine göre son derece önemli olduğu, Osmanlı padişah ve anıtsal yapılarının yanı başında ve Büyük Bizans Sarayı kalıntıları ile 1933’te yangın sonucu yitirilen Osmanlı Adliye Sarayı kalıntıları üzerinde bulunduğu vurgulandı. Raporda, çelik konstrüksiyonlu ayaklar üzerinde yükselen üç bloklu ek yapının, arkeolojik değerlerin üzerinde olduğu ve Ayasofya ile Sultanahmet camilerini olumsuz etkileyecek biçimde ruhsat verildiğine dikkat çekildi. İstanbul’da 1. Konstantin döneminde inşasına başlanan Büyük Saray’daki (Palatium Magnum) kazı çalışmalarında ortaya çıkarılan kalıntılar restorasyon sonunda “Arkeopark” olarak ziyarete açılacak. 27 yıl önce kazıların başladığı Büyük Saray hakkında konuşan Tarihçi Hayri Fehmi Yılmaz, “Uzun yıllar önce kazıldı ve ziyarete hazır hale gelmişti. Artık nihayet bütün sorunlar çözüldü. Genel bir düzenlemeyle kapılarını açacak”

Sultanahmet’te Four Seasons Hotel’i büyütemedi, tarihi alan “Arkeopark”  olacak

“Büyük Saray, İstanbul’un en meşhur anıtlarından biri”

Büyük Saray’ı anlatan Tarihçi Hayri Fehmi Yılmaz, “Kaynaklarda anlatılan muhteşem hikayeler nedeniyle bu saray bütün dünya tarafından biliniyor.. Bu yaklaşık 100 bin metrekarelik bir alandı. Ayasofya ve Hipodrom ile sahil surları arasında geniş bir yamaca yayılıyordu. Avlularla birbirine bağlanan koridorlar, büyük teraslı bahçeler, kiliseler ve birçok köşkten oluşuyordu. Osmanlı sarayları gibi. Yapı birçok birimden oluşan bir saraydı. Geniş bir alana yayılıyordu. Onun en görkemli noktalarından biri sarayın girişiydi. Halki Kapısı diye bilinen bir kapı vardı. Tabii Büyük Saray terk edildikten sonra alan büyük ölçüde harabeye dönüşmüştü. Sadece sahilde Bukoleon Sarayı’nın orada bir saray alanı kaldı. Bunlar kısmen korundu ama zaman içerisinde bir Osmanlı Mahallesi oluştu. Osmanlı devrinin sonlarına doğru da burada çok ilginç bir büyük bina inşa edildi. İstanbul Ayasofya’sının restorasyonunu yaptıran Sultan Abdülmecit hemen karşısına görkemli bir Darülfünun Binası inşa ettirdi. Bu bina birçok amaçla kullanıldı. En sonunda 1930’lu yıllarda bir yangınla yok oldu” ifadelerini kullandı.

Sultanahmet’te Four Seasons Hotel’i büyütemedi, tarihi alan “Arkeopark”  olacak

“Uzun yıllar önce kazıldı ve ziyarete hazır hale gelmişti”

Büyük Saray’ın ziyarete hazır olduğunu ifade eden Tarihçi Yılmaz, “Bütün bu Bizans ve Osmanlı kalıntılarının bulunduğu alanda uzun yıllar, 2000’li yıllarda müthiş kazılar yapıldı. Birçok buluntu ortaya çıkarıldı. Herhalde bunların en enteresanı Halki Kapısı. Kapının bazı izleri bulundu. Bizans ve Osmanlı dönemine ait birçok kalıntı hiç şüphesiz iç içe geçmiş olarak karşımıza çıktı. Kentin çok katmanlılığını, çok kültürlülüğünü en iyi gösteren noktalardan biridir. Kazılar İstanbul Arkeoloji Müzeleri denetiminde yapıldı. Alan kente bir arkeopark olarak kazandırılabilirse çok büyük bir kazanç olacaktır. Hem kentin zengin arkeolojik mirasını hem de çok katmanlılığını en iyi şekilde gösteren noktalardan biri. Uzun yıllar önce kazıldı ve ziyarete hazır hale gelmişti. Artık nihayet bütün sorunlar çözüldü. Artık genel bir düzenlemeyle kapılarını açacak. İstanbullular burayı ziyaret edebilir hale gelecek. Kazı çalışmaları devam edebilir. Genel anlamda kalıntıların mühim bir kısmı ortada. Daha derine inecek kazılar elbette yapılabilir” şeklinde konuştu.