Oğlum Görkem ile Şehla hayatımın yamacında biten narin ve mahcup ÇİÇEK’e...
Bir varmış, bir yokmuş gibi
Akan zamanda nedir ki geriye kalan
Belki bir kaç kahkaha, belki hoş bir an...
•Merhabalar Mustafa Bey. Öncelikle Göktürk Dergisi okuyucuları için
sizi tanıyabilir miyiz?
•15 Aralık 1983 tarihinde Adıyaman ili Çelikhan ilçesinde dünyaya
geldim. İlk, ortaokul ve lise eğitimimi Malatya’da tamamladım.
Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi ile Anadolu Üniversitesi
Açıköğretim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümü mezunuyum.
Aynı zamanda Kamu Hukuku alanında yüksek lisansımı tamamladım.
Korkuteli, İdil, Yalvaç, Giresun ve Eskişehir de Hakimlik ve
Cumhuriyet Savcılığı görevlerinde bulundum. Hali hazırda Isparta
Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı olarak görev yapıyorum.
41 yıllık hayat serüveni, ruhsal duyğuların kalemin mürekkebinde
ırmak misali sayfalara akışına hayran olmamak ne mümkün...
Yaş...
Yaşanmışlık...
Doyurgan duyguların içsel yolculuğu...
•Hukukçusunuz ve 41 Yaşınızda, kırk bir yaslık şiirler bırakıyorsunuz
hayatınıza... Hayatınız boyunca atmış olduğunuz çok özel bir imza
olmalı diye düşünüyorum. Uzak Ülkenin Renkleri şiir kitabının doğuş
hikayesini sizden dinleyebilir miyiz?
•Çocukluk dönemlerinden itibaren Edebiyat’a, daha özelinde ise şiire
merakım vardı. Üniversite yıllarından itibaren yazdığım şiirleri yakın
çevremde paylaşıyordum. Zaman içerisinde bu şiirleri derli, toplu bir
kitapta bir araya getirme fikrini arkadaşlarımın ve yakınlarımın dile
getirmesi üzerine bende bu konuda bir adım atmam gerektiğine
kanaat getirdim ve ilk fırsatta Uzak Ülkenin Renkleri isimli şiir kitabını
yazmış oldum.
•Aslında daha önceki sohbetimizde de size sormuştum şimdi de
kıymetli okuyucularımız için sormak istiyorum. Hukukçusunuz ve hiç
şüphesiz ki mesleğinizin soğuk bir yüzü var. Gerçeklerin izinde
olduğunuz bir hayat yolculuğunda duygularınızı hayallerinize
yoğurarak kağıda kaleme dökerken mesleki ağırlığınızı hissettiğiniz
anlar oldu mu?
•Sosyal yaşantım ile meslek yaşantımı birbirinden ayırabildiğimi
düşünüyorum. Adliyeden çıktığım andan itibaren sosyal hayata
kolaylıkla adapte olabiliyorum. Şiirleri yazdığım zaman dış dünyadaki
bütün etiketlerden, unvanlardan sıyrılarak duygularımı dile
getiriyorum. Zaten şiir yazarken ya da herhangi bir sanatsal
üretimde bulunduğunuz sırada dış dünyadan soyutlanıp tamamen
eserinize odaklı bir şekilde hareket etmeniz gerektiğini
düşünüyorum. Dolayısıyla şiirleri yazarken üzerinde mesleki anlamda
herhangi bir ağırlık veya baskı hissetmiyorum.
•Meslektaşlarınızın kitaba olan ilgi ve alakası ne yönde oldu?
•Çok güzel dönüşler aldım. Hatta çok fazla yakınlığımın bulunmadığı
arkadaşlarımın da yazdığım şiirlerin içeriği ve üslubu konusunda
takdirlerine ve şaşkınlıklarına şahit oldum. Bu benim için de mutluluk
verici oldu.
Bir şairin hayallerindeki ışığa olan tutukluluğu kadar güzeldir şiir
yazmak. Mısra mısra doğuş, ilmek ilmek emek vermektir, sancısını
çekip o şiiri gün ışığına çıkarmaktır...
•Şiirlerinizi yazarken mısralarınızda hayaller mi yoksa gerçekler mi
daha çok yer aldı?
•Her ikisinin de farklı oranlarda payı olmuştur. Şiirlerime masal
dünyasından, mitolojiden ve halk hikayelerinden çeşitli motiflerin
hakim olduğunu görmüşsünüzdür. Dolayısıyla hayal dünyasının da
benim için azımsanmayacak derecede besleyici bir yönü vardır.
Zaten şiiri daha çok dilin büyüsü gibi görüyorum. Normalde günlük
hayatta kullandığımız bir ifadenin şiirin akışı içerisinde okuyan
insanda çok farklı duygular uyandırdığını gördüm. Şiirin okuyucuda
ritmiyle, harmonisiyle farklı duygular uyandırması gerektiği
kanaatindeyim.
•Kitabınızı değerli oğlunuz Görkem ve sevgili eşiniz Çiçek Hanım’ a
ithafen yazdığınızı biliyorum. Şiirlerinizi kitabınızı çıkarmadan önce
okumuşlar mıydı yoksa şiirleriniz iki kapak arasında hayat bulunca mı
okudular? Ve tabii eşiniz ve oğlunuzun kitapla ilgili duygu,
düşünceleri ne oldu?
•Şiirlerimin bir kısmını biliyorlardı. Ancak kitaplaştıktan sonra
gördükleri şiirler de oldu. Şiirlerimin bir kitapta ete kemiğe bürünmüş
olması, bir kimliğe kavuşmuş olması onlar için de mutluluk verici
oldu. Genel itibariyle beğenilerini ifade ettiler.
Şairin ruhu hep göklerdedir. Bu yüzdendir şairlerin gökyüzü
sevdası, başı yukarı bakışları. Ruhu göklerde gezinenler
özgürlüğün doruklarında dolaşırlar...
•Şiirlerinizi okuduğumda birden fazla duygunun, tarifsiz bir şekilde
ifade edildiğini hissettim. 41.yaşınıza özel yıllarca göğsünüzde
taşıdığınız hecelerin, dizelerin bir iç döküşü olmuş... Peki bu dizeler,
heceler, duygular ölümsüzleştirilirken ne denli özgür oldunuz?
•Şiirlerimi yazarken herhangi bir kaygı gütmeden yazdım. Zaten
kendinizi zihnen özgür hissetmediğiniz durumda herhangi bir eseri
tam manasıyla üretebileceğinizi düşünmüyorum. Aksi halde şiirlerde
bir tamamlanmamışlık durumu hissedilecekti. Bende şiirlerimi
yazarken bu konuda kendimi tamamen özgür hissederek duygularımı
ifade ettim.
•Her şiirinizin içinde başka bir sır var, her okuyucu kendi payına düşen
sırrı alıyordur bence. 41.Yas , Görkem’e , Şehla Çiçek birçok şiir
başlığınız var ama ben özellikle bu üç başlığa değinmek istiyorum.
Mısralarınızda; sabırla, sevgiyle, özlemle, umutla, yorgunlukla, hayal
kırıklığıyla bir martıyı havalandırıp semaya uçurmuşsunuz sanki.
Şiirlerinizi yazarken gönlünüze yarenlik eden en güçlü duygu neydi?
•Hiçbir zaman şiiri yazmak için kağıdın, kalemin başına geçmedim.
Şiir yazmak hiçbir zaman benim için planlı bir iş olmadı. Bazen çok
uzun bir süre herhangi bir şiir yazamadığım dönemler olmuş. Bazen
de kısa sürede pek çok şiir yazdığım olmuştur. Bu nedenle şiir
yazmayı mayınlı bir yolda yürürken mayına basmaya benzetiyorum.
Yeraltında bulunan mayına ne zaman basacağınızı ve bastıktan sonra
meydana gelecek patlamanın tesirinin ne olacağını bilemezsiniz.
Burada mayına basmaktan kastettiğim sizi şiir yazmaya iten
duyguların patlamasıdır. İlham denilen şeyin tam olarak bu olduğunu
düşünüyorum. İlhama, duygu patlamasına, mayın patlamasına yol
açan sevinç, mutluluk, özlem, kızgınlık, kırgınlık, öfke, kıskançlık gibi
pek çok duygu olabilir. Bu duyguların her birisi az veya çok miktarda
bu patlamaya neden olabilir. Dolayısıyla burada baskın tek bir
duygudan söz etmek mümkün değil.
“Ey yüzyıllar ötesinden gelen
İnce sızım
Seni nasıl anlatmalı
Dağa, taşa, kurda, kuşa
Daha icat edilmedi
Seni tarif edecek dilin alfabesi”
Sevgi dili, insanı kucaklayabilen, duvarları yıkabilen, zalimliğe ve
hoyratlığa son sürat koşanların önünü kesebilen en özel en büyülü
dildir. Kahrınızın orta yerinde, zulmünüzde, kapalı kutunuzun
biricik anahtarıdır sevgi dili.
Yargıdan kaçan, hassas kalplerin ilacıdır. Yeryüzü cehenneminde
kavrulan ruhlara bir parça serinlik katar sevgi dili. Bağlarınızı
çözer, zulmünüz biter. Ağzınızı açacak gücünüz yokken sizi
sevdiğinize götürür sevgi dili. Öğrenmek için bir tekniğe, birikime
ihtiyaç yoktur. Çarpan bir kalp, şefkat ve sevgiyi taşıyan herkesin
konuşabildiği en güzel dil.
•Böylesine güçlü duygularla UZAK ÜLKENİN RENKLERİ şiir kitabını ilk
elinize alıp okuduğunuzda neler hissettiniz?
•Yıllar boyunca emek verdiğim şiirleri bir kitap içerisinde görmek,
kitabın üzerinde ismimi görmek tarifsiz bir mutluluktu. Yıllar önce
oğlum Görkem dünyaya geldiğinde kucağıma aldığımda ne
hissettiysem, benzer bir duygu hissettim. Sizin varlığınızdan bir
parçanın, sizin dışınızda bir kimliğe büründüğünü görmek çok büyük
bir mutluluk oldu.
•Ve tabii şiir kitabınız birçok kişiye ulaştı, geri dönüşler ve eleştiriler
ne yönde?
•Daha önce de belirttiğim gibi şiirlerimle ilgili genel anlamda çok
büyük takdir ve övgü cümleleri duydum. Ayrıca okuyucular bana
daha önce hiç duymadıkları ve hiç karşılaşmadıkları kelimelerle
tanıştıklarını, bunları öğrendiklerinde de mutlu olduklarını ifade
ettiler. Şiirlerimin bir kısmında kapalı bir anlatım olması nedeniyle
bazı okurlardan bazı şiirleri veya bazı bölümleri anlayamadıklarına
ilişkin eleştiriler de oldu.
•Şiir kitabınızdan sonra başka bir kitap daha yazmayı düşünüyor
musunuz?
•İlk şiirimden sonra aldığım güzel tepkiler yeni bir kitap yazmam
konusunda beni cesaretlendirdi. Ancak bu konuda hala tam olarak
karar vermiş değilim. Belki yeni bir şiir kitabı belki de öykü veya
roman gibi farklı türlerde bir kitap yazabilirim. Bu durumu biraz da
zamana bırakmak istiyorum.
•Kitabınızı okumak isteyen kişiler kitabınıza nerelerden ulaşabilir?
•Uzak Ülkenin Renkleri isimli şiir kitabı sadece internet ortamında
satışta olup, arzu edenler kitabı www.kitapyurdu.com isimli internet
sitesinden temin edebilirler.
Göktürk Dergisi ailesi olarak değerli Mustafa Tünay’a teşekkür
ediyor, başarılarının devamını diliyorum...