Merhaba Belgin Hanım hoş geldiniz. “Daha istediğin gibi bir sen… Daha istediğin gibi bir hayat…” Çok çarpıcı bir sloganınız var gerçekten. Çarpıcı olduğu kadar da iddialı aslında. Mesela benim daha istediğim gibi bir ben’e dönüşmeme ve daha istediğim gibi bir hayata sahip olmama da yardımcı olabilir misiniz?
Neden olmasın, olabilirim tabii… İsterseniz bu röportajdan sonra hemen bir seans yapabiliriz. (gülüşmeler…)
Nasıl oluyor insanın, kendisinin daha istediği bir versiyonuna dönüşmesi?
Hayat seçimlerden oluşuyor, biz de bu yaptığımız seçimlerin bir parçası oluyoruz. Kendimizi tanımadan aldığımız kararlar ilerde pişmanlıklara dönüşüyor. Doğru kararlar alabilmek için kendimizi keşfetmemiz gerek. İşini seçmek, eşini seçmek çok ciddi kararlar. Kendimizi çok iyi tanıyarak almamız gereken kararlar. Hayatımızda ne istediğimizi ve kim olmak istediğimizi bilirsek, ancak o zaman doğru seçimler yapabiliriz. Koçluğun en büyük katkısı burada devreye giriyor. Bazen danışanın kendine dışardan bakmasına yardımcı oluyoruz, bazen de yakın bir mercekten baktırıyoruz.
Sonuçta her birimiz farklıyız. Değerlerimiz, ilgi alanlarımız, ihtiyaçlarımız farklı. Beklentilerimiz, içinde bulunduğumuz duygu durumu farklı. Güçlü yanlarımız, bizi potansiyelimizden alıkoyan sebepler farklı. O yüzden herkesin formülü de kendine özel. Biz kimseye bir formül vermiyoruz. Danışanın kendisine uygun formülü bulmasına yardımcı oluyoruz.
Önce “Daha istediğin gibi bir Sen”in ne gibi özellikleri var, onu tanımlamamız lazım. Daha istediğin gibi bir sen, daha mı fit birisi, daha mı sosyal birisi, daha dengeli bir hayata mı sahip? Yoksa daha kararlı, daha yüksek motivasyonlu, daha disiplinli ya da daha rahat birisi mi? Şu anda seni rahatsız eden özelliklerin ne? Bunları anlamak lazım.
Peki bu yardım nasıl oluyor?
Bu bir süreç. Sohbete dayalı bir süreç. Danışana o güne kadar aklına gelmeyen bazı soruları sorduğumuz, konulara farklı perspektiflerden bakmasını sağlayan sohbetler bunlar.
Daha fit olmak örneğinden gidersek, “Fit birisi olmana bugüne kadar ne engel oldu?” sorusu temel bir soru. Fit birisi olmak için, insanlar sağlıklı besleniyor, spor yapıyor. Gerekiyorsa, diyetisyenlerden yardım alıyor, spor hocalarıyla beraber antrenman yapıyor ve sonunda birçoğu fit hale geliyor. Sen de bunları denedin muhtemelen, ama bir şekilde fit hale gelmen mümkün olamadı. Seni ne engelledi? Diyetine sadık mı kalmadın, spor mu yapmadın? Peki, buna ne sebep oldu? Çok sosyal bir hayatın mı var, diyet yapınca kendini çok güçsüz mü hissettin, açlık krizlerine mi girdin, tatminsizlik mi yaşadın? Soruların sonu yok.
Bazı konularda doğruyu bilirseniz, uygularsınız ve istediğiniz sonucu alırsınız. Bazı konularda ise, tüm doğruları biliyorsunuzdur, bunları uygulayacak imkanlarınız da vardır ama bir şekilde istediğiniz sonuç ortaya çıkmaz. Bu noktada, size özel engelleri bulmak, o engelleri ortadan kaldıracak formüller ortaya koymak gerekiyor. Bizim yaptığımız da bu formülleri bulmanıza yardımcı olmak.
Belki hepsi aklıma gelmez ama bu soruların birçoğunu ben de kendi kendime sorabilirim ve belki ben de bir formül bulabilirim aslında… Bu noktada sizinle çalışmak nasıl bir fark yaratıyor?
Dediğiniz çok doğru. İnsan bu soruları kendi kendine de sorabilir. Bazı cevaplar verebilir de. Ama emin olun kendi başınıza varacağınız nokta ile iyi bir koçluk deneyimi ile varacağınız nokta arasında büyük fark olacaktır. İyi bir koç konuya farklı perspektiflerden bakmanızı sağlar, güçlü soruları ile farkındalık yaratır. Bunun ötesinde, sizin cümlelerinizin satır aralarını okur, duygu durumunuzu yakalar, tek bir kelimenizden, tek bir mimiğinizden yola çıkarak farkında olmadığınız ya da önemsemediğiniz ama çözüm açısından büyük öneme sahip bir durumu ortaya çıkartabilir. Abartılı gelebilir ama bir tür aydınlanma anı, yıllardır var olan bir duruma bambaşka bir açıdan bakar hale gelme gibi olaylar yaşayabilirsiniz.
Peki Belgin Hanım, siz profesyonel koç olarak daha çok kimlerle çalışıyorsunuz?
Bir süredir yoğun bir şekilde üniversite öğrencileri ile çalışıyorum. Bazıları son sınıfta, bazıları yüksek lisans, doktora yapan pırıl pırıl çocuklar. Hepsinin geleceğe ilişkin endişeleri oluyor. Yine hepsi hayatları ile gerçekten ne yapmak istediklerini bulmaya çalışıyor. Maalesef çoğunun aklı okuduğu mesleğin dışında kalmış durumda.
Üniversite öğrencilerinin dışında ortaokul ve lise çağındaki gençler ve aileleri ile de çalışıyorum. Benim de 21 yaşında bir oğlum ve 14 yaşında bir kızım var. Aslında koçluğa da çocuklar, gençler ve aileleri ile yaptığım amatör çalışmalarla başladım. Sonradan eğitim programlarını tamamlayıp profesyonele döndüm, ama hala ağırlıklı olarak gençlerle ve ebeveynlerle devam ediyorum.
Size danışan bu gençlere en çok hangi alanlarda yardımcı oluyorsunuz?
Üniversite öğrencilerinin tamamında kafalarını netleştirme ihtiyacı var. Tüm hayatlarını etkileyecek önemli kararların arifesindeler ve doğru kararlar alabilmek istiyorlar. Bunun için kendilerini daha iyi tanımak istediklerini söylüyorlar. Bugüne kadar aldıkları kararların çoğunun aslında gerçekten kendi aldıkları, en azından bilinçli olarak aldıkları kararlar olmadığını düşünüyorlar. Pek çok kararın aile, arkadaş, çevre etkisiyle alınan kararlar olduğunu söylüyorlar.
Seanslara başlarken ve seanslar bittiğinde bazı anketler yapıyorum. Başta, hangi alanlarda fayda elde etmek istediklerini soruyorum. Bu dediklerim onların kendi ifadeleri.
Seanslar bitince de nasıl kazanımlar elde ettiklerini soruyorsunuzdur herhalde.
Evet, en çok hangi alanlarda fayda gördüklerini soruyorum. Hem anket cevapları hem kendi gözlemlerim neticesinde diyebilirim ki, en çok kafalarının netleşmesinden, kendilerini daha iyi tanır hale gelmekten ve farklı perspektifler edinmekten memnun oluyorlar. Kendilerini aşağı çeken özelliklerini fark etmek, bazı duygularını daha iyi tanımlayabilir hale gelmek, bir plana sahip olmak, motivasyonda artış, iç disiplinde güçlenme, daha olumlu bir bakış açısı edinme sıkça belirttikleri diğer bazı faydalar.
Bir genç için, aslında yaştan da bağımsız olarak herhangi birisi için çok önemli kazanımlar bunlar. Böyle bir kazanıma ulaşmak ne kadar zamanda mümkün oluyor?
Genellikle devamını istiyorlar, ama üniversite öğrencileri ile standart olarak 6 seanslık bir çalışma yapıyoruz. Her bir seans bir saat ya da biraz daha fazla sürüyor. Sohbet dedim ama dağınık bir sohbet değil bu; her seansın somut bir gündemi var. Dolayısıyla her bir öğrenci ile 5-6 gündem üzerinden geçmiş oluyoruz.
Gündem derken, ne gibi bir gündemden bahsediyoruz?
Danışanın kafasını kurcalayan, çözemediği herhangi bir şey olabilir bu gündem. Mesela “seçtiğim meslek gerçekten bana uygun mu?” sorusu bir gündem, stresimi nasıl yönetebilirim, zamanımı nasıl daha iyi yönetebilirim, motivasyonumu nasıl güçlendirebilirim, beni ne engelliyor gibi sorular birer gündem olabilir. Bazen, ilişkilerde yaşanan sorunlar ve ilişkilerin hayatlarına etkileri de gündeme geliyor. Gençlerin çoğu ne istemediğini çok iyi biliyor, ancak ne istedikleri konusu net değil. Bazen de hayattaki amacım ne, beni gerçekten ne mutlu eder gibi daha geniş gündemler olabiliyor.
Peki biraz da sizden bahsedelim. Oğlunuzdan ve kızınızdan bahsettiniz. Biraz da onlar sayesinde koçluk işine girdiğinizi söylediniz. Nasıl oldu bu?
İletişim, özellikle çocuklarla iletişim, kişisel gelişim, psikoloji daima ilgi alanım olmuştur. Ama asıl hikaye, 1999 yılında oğlumun doğması ile başladı, 2006 yılında kızımın doğması ile devam etti. Onların mutlu, sağlıklı, özgüvenli, sorumluluk sahibi birer birey olmaları benim için çok önemliydi. Bu yüzden bir sürü kitap okudum, eğitimler aldım, kendimi geliştirdim. Hayat iniş ve çıkışlarla dolu ve herkes gibi bizim de önümüze iyi ve kötü durumlar çıktı. Bu süreçte eşim, çocuklarım ve ben, hepimiz birbirimize çok şey kattık, hep birlikte öğrendik, geliştik ve iyi neticeler elde ettik. İyi neticeler ise, beni başkalarına da yardımcı olmaya götürdü. Hep üniversite gençlerinden bahsettik ama 14 yaş ve üzeri tüm gençlerle çalışıyorum. Ayrıca çocukları daha küçük de olsa ebeveynlerle de çalışıyorum. Ebeveyn – çocuk iletişimi aslında benim çok önemsediğim bir konu.
Ebeveyn – çocuk iletişimi konusunda neler yapıyorsunuz peki?
Ergenlikte ortaya çıkan birçok sorunun tohumları çok küçük yaşlarda atılıyor ve bu tohumların hiç atılmaması mümkün. Bu noktada ebeveynin doğru yaklaşımlar sergilemesi çok önemli. En önemsediğim konu bu dedim ama maalesef çok fazla çalışma imkânı bulamadığımız bir alan bu.
Neden çalışma imkânı bulamıyorsunuz bu konuda?
Tohumlar atılırken ortada henüz sorun olmuyor. Sorun olmayınca hatalar, eksikler fark edilmiyor, ihtiyaç hissedilmiyor, talep olmuyor. Çocuk ergen yaşlara gelince sorun ortaya çıkıyor. O noktada gündem genellikle ebeveyn – çocuk iletişimi değil, çocuğun kendisi oluyor.
Tüm konuşmamıza baktığımda, ebeveynler, ergenler, hayatlarına yön verme noktasında olan üniversite öğrencileri, hatta daha fit olmak isteyen ya da kendisinin bir şekilde daha iyi bir versiyonuna ulaşmak isteyen tüm insanlar sizden destek alabilir diye anlıyorum.
Evet öyle bir resim oluştu galiba. Dediğiniz kısmen de doğru aslında, sonuçta koçluk yaklaşımını tüm bu durumlarda uygulayabilirsiniz ve belli faydalar sağlayabilirsiniz. Burada danışan ile koç arasındaki kimyanın tutması önemli. Danışan olarak bunu hissediyorsanız, fayda da alırsınız diye düşünüyorum.
Son bir sorum daha olacak. Sizinle çalışmak isteyenler size nasıl ulaşabilirler?
Pandemi döneminde görüşmeleri Zoom ya da Skype üzerinden yapıyor. Aslında herkes o kadar alıştı ki ve o kadar rahat ki, sanırım pandemiden sonra da böyle devam edecek. Benimle çalışmak isteyenler ya da bilgi almak isteyenler, web sitemdeki erişim bilgilerimden bana ulaşabilirler.
Adresim www. belgincitanak.com
Ayrıca https://www.facebook.com/ BelginKardasCitanak adresindeki Facebook sayfamdan yazılarımı takip edebilirler.
*Verdiğiniz bilgiler için çok teşekkür ediyorum. Umarım, bu röportaj sayesinde, sevgili okuyucularımızın da daha istedikleri bir hayata kavuşmalarına yardımcı olabilirsiniz. Var mı eklemek istediğiniz bir son söz.
Elden geldiğince anlatmaya çalıştım ama sanırım alacağınız faydayı gerçekten hissedebilmeniz için iyi bir seans deneyimi yaşamanız gerekiyor. Bir sihirli değneğim olsa, sanırım tüm okuyucuların hayatlarında en az bir kere bir koçluk seansını deneyimlemelerini dilerdim. Sevgiyle kalın.