*Sahneye çıkmadan önce yaptığınız bir ritüel ya da olmazsa olmazınız var mıdır?

Sahne öncesinde sadece ses egzersizleri yapıyorum. Bir de iyi geçsin diye dua ederim o kadar.

*Pandemi sürecinde çalışmalarını yaptığınız “7” albümü kısa süre önce dinleyicisi ile buluştu. Neden disco punk tarzında bir albüm yaptınız?

Seviyorum disco ve punk tarzını. Çok da dinlediğim bir müzik. Uzun zamandır böyle bir şey yapmak istiyordum. Zaten o tat da yaptığımız şeyler vardı Aşk Lazım, Dene, Taş, Ayıp Ettin gibi. Ama ben albüm olarak çıkarmak istiyordum. Tek tek şarkılarla bu şekilde biraz takıldık. Bunun bir de albümünü yapmak istedim. Bu tarzları sevdiğim için pandemide de hazır boşluk bulunca böyle bir şey ortaya çıktı. Pandemi döneminde bas gitar da çalmaya başlayınca şarkılar ortaya çıktı. Mert Carim’le birlikte demo’lar yaptık. Demo’yu Genco Arı’ya götürdük. Genco Arı da çok güzel aranje etti.

*Fiziksel olarak satışa sunuldu mu peki albüm?

Hayır. Bu albümü daha sonra plak olarak çıkarmayı düşünüyoruz. O bütün müzik marketlerde yer alacak. Hatta belki bu senenin ortasında bile olabilir. Çünkü plak olarak basılmasını çok istiyorum. Güzel bir albüm oldu.

*Bunun gibi farklı tarzda albümler gelecek mi? Türk Sanat Müziği olabilir, Türk Halk Müziği olabilir, Caz olabilir…

Türkü albümü yapma isteğim vardı. Onu biraz erteledik. Psikolojik olarak yapmak istemedim. Erteleyince araya pandemi girdi. Pandemide “7” albümünü yapınca o şimdilik rafa kalktı. Caz albümü ya da arabesk bir proje yapmak isterim ama TSM’den emin olamadım. Her an her şey olabilir. Ben müziği çok sevdiğim için kendimi de geliştirmeye çalıştığım için farklı projeler içerisindeki o Gökhan’ı görmek hoşuma gidiyor. Bir de yapabiliyorsam bu benim için ekstra mutluluk. Zaten yapamadığım şeyin içerisine girmiyorum. O yüzden de kendime yakışanı buluyorum.

“MÜZİĞE SIĞ BAKABİLECEK BİR ADAM DEĞİLİM”

*Sizlerden tekrar “Rüya, Büyük İnsan, Dön” tarzında pop şarkılar duyabilecek miyiz?

Eyvallah. İlk çıktığım şarkılardaki tatta olmayabilir şimdiki projelerim. O tarzdan biraz uzaklaştım demeyeyim ama her insan gibi farklı şeyler yaşıyorum. Farklı müzikler dinlemeye başladım. Hayatı farklı soluyorum. Kendimi değiştirip geliştiriyorum. Dünya değişiyor. Müziğe sığ bakabilecek bir adam değilim. Öyle bir sanatçı hiç olmadım. Ben olabildiği kadar müziğini genişletmeye çalışan bir adam olduğum için eski şarkılarım gibi değil ama çıkardığım zaman eski şarkılarım gibi sevilecek eserler mutlaka yapacağım.

*Fişekhane, Harbiye, Hayal Kahveleri, İf’ler… Yazdan beri konser maratonunuz hala yoğun bir şekilde devam ediyor. Özlemiş miyiz sahneleri?

Çok özledik. Kalabalık keyifli. Güzel gidiyor. Bütün ekip mutlu olduk. Ekip de biraz yenilendi. Eski ekip arkadaşlarımdan 4 kişi gitti. 3 tanesi yeni geldi. Yeni bir ekip demek yeni bir enerji demek. İnsanlarla da yeni baştan bir arada olmak paha biçilemez. Kaynaşıyoruz gibi bir paylaşım var. İnsanlar da artık pandemiye alıştı. Yarı kapasitedeydik şimdi tam kapasiteye geçtik. Şimdilik iyi gidiyor inşallah tekrar aynı sıkıntılar yaşanmaz.

*Sanat dünyası vefasız mıdır? Hep öldükten sonra mı değeri anlaşılır çoğu ismin?

Yani bu dünyada da böyle aslında. Öldükten sonra ekstra bir saygı artı bir sevgi oluyor. Kaybedince bu adam ne yapmış diye baktığınızda o zaman keşfettiğiniz bir durum olabiliyor. Bu biraz insanın duygusallığından mıdır bilmiyorum ama öldükten sonra daha bir sahip çıkma modu oluyor. Adam ölmüş, ölümlü dünya gibi bir tavırla yaptıklarına bakıp ekstra bir sevecen ekstra bir nazik ekstra bir anlayışlı oluyorlar. Acıma duygusuyla belki de bu duygulara kapılıyor olabilirler. Biraz daha şarkılarına fırsat verip sabır gösterip dinleyip, aa bu şarkı ne güzelmiş gibi bir algıda oluşabiliyor. Ondan sonra da yaptığı her şey öldükten sonra daha çok insana ulaşmış olabiliyor. Tabii ki 2 şarkı yapıp da vefat edenlerden bahsetmiyorum. Uzun seneler bu piyasa içerisinde yer almış, birçok eserin sahibi, sanata destek olmuş gerçek sanatçılardan bahsediyoruz. Bu durum yaşandığı için birazcık öldükten sonra her şey daha değerli olabiliyor.

*Sizi hiç polemik içine çekmeye çalışanlar oldu mu?

Yok olmadı. Ben uzak duruyorum öyle şeylerden. Ben zaten öyle bir şey olsa da çok girmem herhalde. Cevap verip miyim bilmiyorum. Ne söylediğine bağlı. Ama çok manasız bir şeyse cevap vermem.

“ARTIK GÜRÜLTÜLÜ MEKANLARDA OTURAMIYORUM”

*Evlilik. Çocuklarla genişleyen bir aile. Sosyal medya olması gerektiği kadar. Magazinsel kaygılar yok. Sakin bir hayat. Yaşamınızda düzeni sakinliği ve huzuru mu baz alıyorsunuz?

Ben başak burcuyum. Arkadaşlarımla dostlarımla vakit geçirmeyi severim. Aktif olmayı iletişim halinde olmayı. Ama mesela bunu hep korunaklı alanlarda yaparım. Evim gibi, arkadaşımın evi ya da bildiğim bir yer gibi. Konserlerde hep gece ya hayatımız belli bir süreden sonra onu istemiyorsunuz. Belli bir yerden sonra sıkılıyorsunuz gece çıkmak istemiyorsunuz. Çünkü zaten bizim işimiz hep akşam ya da gece. Senelerdir bu işi yaptığınız zaman o müziği kaldıramayabilirsiniz. Yüksek sese tahammül edemeyebilirsiniz. Birazcık daha sakin, sohbet edebildiğim, kendimi geliştirebileceğim insanlarla sohbet ederek, o anı kaliteleştirmeye çalışıyorum. Bunun dışındakilere kalitesizlik demiyorum. Ben de yapıyorum. Ama belli bir süre sonra bu mesleki deformasyonda olabilir. Hep gece sahne aldığımız için gece hayatından çok fazla zevk almamaya başlıyorsunuz. Gitmek istiyorsak çıkmak istiyorsak tabii ki çıkıyoruz. Ama daha sakin yerlere. Bizi keyiflendirebilecek bir müziğin olduğu daha oturaklı yerlere gidiyoruz. Böyle yerlere gidip daha sakin bir şekilde eğlenmek, daha sakin bir şekilde dans etmek, bize daha tatlı geliyor. Aile hayatının ve yaşında getirdiği bir takım şeyler var. Dediğim gibi bizim için önemli olan birbirimize bir şeyler katmak.

“10 YIL ÖNCESİNDEN NEREDE OLACAĞIMI BİLİYORDUM”

*20 sene önceki Gökhan’a bugün baktığınızda ne görüyorsunuz? Vay be Gökhan nereden nereye diyor musunuz?

Tabii ki diyorum. O insanın egosunu okşayan bir şey. Bu işe başladığımda yapmak istediğimden emin olduğumda bu noktaya geleceğimi biliyordum. 10 yıl öncesinde 10 yıl sonra nerede olacağımı biliyordum. Bir tek kuzenime söylüyordum bunu. Bak 10 yıl sonra böyle olacak şöyle olacak şarkılarım çok sevilecek demiştim. Bu kendinizde olan güvenle alakalı. Yaptığınız işe olan güvenden, insanlara iyi hissettirdiğiniz güvenden gelen bir şey. Ben genel olarak hislerime güvenirim. Bir şey bende tamamsa çok heyecanlandırıyorsa ağlatıyorsa tüylerimi diken diken ediyorsa o iş benim için okeydir. Ama hiçbir şey yapmıyorsa aklımda bir şüphe varsa çok da girmiyorum o işe. Çocukken ilk gitara başladığımda 17 yaşımda falan bunları tahmin edemezdim. Bu işe başladığımda önümdeki günleri görmeye başladım.

“YOUTUBE HAYATIMI DEĞİŞTİRDİ”

*Youtube’daki ilk şarkılarınızın bu kadar patlayacağını düşünüyor muydunuz?

Bunu tahmin etmiyorduk. O şarkıları ilk Youtube yüklediğimiz zaman forum sitelerine verdiğimizde aslında biraz da kendimizi nerede gördüğümüzü insanların bizi nereye koyacağını bilmek istedik. Bu şarkıyı yaptık, ben çok seviyorum, annem seviyor, teyzem dinliyor etrafımızdaki herkes bayılıyor. Ama halkımızın beğenmesi, olabildiğince çok dinlenmesi bakalım insanlarda ve bizde nasıl bir hissiyat yaratacak işin neresindeyiz diye paylaştık. Bu kadar yoğun tepki beklemiyorduk. Neredeyse hiç kötü yorum yoktu. Onun üzerine birkaç şarkı daha paylaştık.

“ÇOK POPÜLER İŞLERİ ÇIKARMAK İSTEMİYORUZ”

*GTR Müzik’ten bahsetmek istiyorum. Yeni isimlere de destek veriyorsunuz. İnandığınız bir proje olduğunda mı o isme şans veriyorsunuz?

Bize birçok eser geliyor. Biz de onları dinleyip hoşuma gidenlerle iletişim kuruyoruz. Daha sonra buluşuyoruz. Yapabileceklerimizi söylüyoruz. GTR’in manifestosundan bahsediyoruz. Stratejimizi anlatıyoruz. Onlara uygun gelirse ailemize katıyoruz. Tabii ki önemli olan iyi sesi olması, güzel parça olması ama ilk önce insan olması çok önemli. Bunu hemen anlayamıyorsunuz bazen. Ama iletişimde kaldıkça bir araya geldikçe zamanla her şey oturuyor. O insanı tanıyorsunuz. Konuştuğumuzda hayallerinden bahsetmesini istediğimizde insan az çok kendisini belli ediyor. Ama genelde biz beraber sofraya oturup yemek yiyebileceğimiz, sohbet edebileceğimiz, ortak paydada buluşabileceğimiz insanlarla çalışmayı tercih ediyoruz. Şarkıyı iyi söylemesi, iyi parça yapıyor olması önemli değil. Bizim için önemli olan farklı bir şeyler yapıyor olması. Çok klişe bir şeyi yapan sanatçı dostlarımızla çalışmayı tercih etmiyoruz. Bize farklı şeylerle gelmeli. Bu yüzden çok popüler işler sevmiyoruz. Yapmıyoruz. O olsa da içindeki maksat çok önemli. Yani çok klasik bir pop şarkısıyla gelir şarkı çok sıcaktır popüler olacaktır ama o kişinin niyeti daha önemli. Kendi önündeki 1-2 senenin stratejisini güzel bir şekilde bize anlatması, bunun gerçekten devamının geleceğini bize bildirmesi önemli. Hem de karakter olarak hayallerinin ün peşinde değil de sanat yolunda olmasını tercih etmesi çok önemli.

*Toplu taşıma kullanıyor musunuz?

Taksi, dolmuş vapur kullanıyorum. Onun dışında çok kullanmıyorum. Arada bir metro kullanıyorum. 2 senedir falan pandemiden ötürü çok binmedim. Şehir dışında olduğumuzda zaman kısıtlıysa vs. her şeye biniyorum. Benim için sıkıntı değil böyle şeyler. Öyle takıntılarım yoktur.

“SAVUNMASIZ CANLILARA YAPILAN ŞİDDET BİTSİN ARTIK”

*Kadınlarla, doğayla, çocuklarla ve hayvanlarla ilgili kötü haberler okuduğunuzda ne hissediyorsunuz?

Kötü hissediyorum. Hala nasıl böyle şeylerin bir insana yakıştığını ya da bir insanın kendisine bunu nasıl yakıştırabileceğini düşünüyorum. Her şeyi geçtim bütün yasaları kanunları falan. Bir insan evladı bir orman nasıl yakar, bir çocuğa nasıl zarar verir ya da kadına nasıl el kaldırır, bir kadın bir erkeğe nasıl zarar verir? Ben hala bunları sorguluyorum. Fark etmez yani. Kim kime zarar veriyorsa bu tabiatta. Her türlü güç şiddetine karşıyım. Tabii ki şiddet olabilir. Öyle bir an gelir ki biri size bir şey yapabilir ve siz kendinizi savunmak zorunda kalabilirsiniz. Onun haklı olup olmadığını bilemeyiz tartışabiliriz ama bunu güç olarak kullanmak ben senden daha üstünüm algısındaki her türlü şiddete karşıyım. Çünkü bir çocuğa zarar vermek demek karşındaki güçsüz ve savunmasız olan birini ezmeye çalışıyorsun demek. Orman aynı şekilde. Bir erkeğin bir kadına gücü aynı şey. Bunu yakıştıramamak bana çok koyuyor. Yakıştıramıyorum. Bu yüzden de neyse artık bu kanun ve yaptırım, nasıl bir kanun gelecekse bunların en kısa zamanda çok şiddetli bir şekilde gelmesi lazım. Bak ben de şiddetli diyorum. Çünkü hepimiz sıkıldık artık. Caydırıcı bir önlem alınması lazım. Yani bir erkeğin bir kadını dövüp, şiddet uygulayıp, bıçaklayıp ertesi gün çıkmaması lazım. Orman yakan birisinin çok büyük cezalar alması lazım. Özellikle çocuğa ve hayvana zarar verenlerin çok çok ağır cezalar alması lazım. Adamın bunu yaparken 100 kere düşünüyor olması lazım. He şöyle bir durumdayız. Ben bundan da mesela korkarak söylüyorum öyle caydırıcı önlemler alınsa bile o adam kimse ve yine aynı şeyi yapar mı? Ben korkarak söylüyorum. Yine yapabilir. Bizde öyle bir kafa var ki o yüzden emin olamıyorum. Fena caydırıcı cezaların gelmesi gerek.

*İlk ünlü olduğunuzu ne zaman hissettiniz?

“Bitmesin” şarkısıyla biraz farkına vardık. “Bitmesin”den sonra “Çatı Katı”nda iyice emin olmaya başladık. Çatı Katı en artık tamam ben tanınıyorum artık dediğim parçadır.

*Spor, diyet yapıyor musunuz? Bu fitlik nereden geliyor?

Yapıyorum tabii ki. 20 yıldır hiç bırakmadım. 3 senelik bir boşluk var sadece. Ben albüm çıkarmadan önce de spor yapıyordum. 17 yaşımda başladım spora ilk gitar çalmaya başladığım zaman. Albümden 7-8 sene önce spor yapmaya başlamıştım. Ben zaten başak burcu olduğum için. Sen de bilirsin sen de başak burcusun. Üzerine başına çok özen gösteren, temiz giyinen, titiz görünüşüne önem veren biriyim. Hep zaten kıyafetime çok dikkat ederdim. Hala daha ediyorum.

*Moda ile aranız nasıl? Özellikle “7” albümündeki tarzını çok iyi. Sizi giydiren birileri var mıdır yoksa siz kendiniz mi seçiyorsunuz?

Ben hiçbir zaman birisi tarafından giydirilmedim. Emre Erdemoğlu ile uzun süre çalıştık. İş için çalıştığım bir sürü stil danışmanları oldu. Bana önerilerini yapıyorlar.  Seçimi yine ben gerçekleştiriyorum. Siz ne seçersiniz odur diyenlerden değilim. Bu olsun diye genelde ben karar veriyorum.

*İş konusunda disiplinli misiniz?

Çok titizimdir. İşi doğru yapmak, temiz yapmak, iyi olana kadar tekrar etmek, zamanında gelmek zamanında olmak bir yerlerde bunlar çok önemli şeyler benim için.

*Uzun sakallar imajınız oldu sizin senelerdir. İmaj değiştirmeyi ya da sakallarınızı kesmeyi düşünüyor musunuz?

Hayatım boyunca ilk defa bu kadar uzun sakal bıraktım ben. Sakal benim için artık tarz oldu. Sakallarımı tamamen birkaç kez kestiğim oldu. Özellikle yazları biraz rahatlasın diye. Ama genelde sakallı bir tarzım var. Şimdi yine biraz uzattım. Pandemide de bir hoşuma gitti, rahat geldi. Ufak ufak birazcık kısaltıyorum. Sakallarımı tamamen kesmem. Belki biraz daha yaşlandığımda ancak.

“SİNEM’LE BÜTÜN KAVGALARIMIZ İŞLE ALAKALI”

*Sinem Hanım’la iş konusunda da berabersiniz. Menajerliğinizi yapıyor diye biliyorum. Eş ile işte de beraber olmak zor mudur?

Zor yanları da var kolay yanları da var. Beraber çalıştığımız için sürekli birbirimizi artık çok iyi anlıyoruz. Bir de bu işte güven çok önemli. Ben güvendiğim insanlarla çalışmak isterim. Sinem bu işi sonradan ya da sadece benim eşim olduktan sonra öğrenmedi. Yıllarca medyada çok uzun süre çalışmış bir isim. Show TV, Karnaval gibi birçok platformda çalışıp satış direktörlüğü yapmış bir isim. Baktığın zaman işi bu. Zaten bu işi yaptığı için ben beraber yürümek istedim. Evlendiğimizde sen zaten bu işi yapıyorsun gel beraber çalışalım dedim. Çok basit bir şekilde oldu. İşinde çok bilirkişi pozisyonunda bence. Bu bana güven veriyor. Rahatlık sağlıyor. Bir yandan da tabii ki iş dışında bir ilişkimiz çok fazla olamıyor. 7/24 iş konuşma durumumuz oluyor. Bazen ben birkaç gün hiç iş konuşmayalım, kafamızı dağıtalım diyorum. Şu şeylerde böyle konuşalım, bunları şu gün konuşalım gibi şeyler olmaya başlıyor ister istemez. Bizim mesela kavgalarımızın hepsi işle alakalı. İş dışında biz hiç kavga etmeyiz.

“SEZEN AKSU İLE DÜET YAPMAK İSTERDİM”

*Türkiye’de özellikle düet yapmak istediğiniz bir isim var mıdır?

Türkiye’den o kadar iyi isimlerle düet yaptım ki çok mutluyum. Ayşegül Aldinç, Harun Kolçak, Bahadır Tatlıöz ve Yonca Kocadağ gibi… Sanırım Sezen Aksu ile düet yapmak isterdim. Düet mevzusu aslında şöyle bir şey. İsim olup olmaması önemli değil. Spontane ve tesadüfü bir durum oluyor. Bir stüdyoda karşılaşıp düet yapmaya karar verebiliyorsunuz mesela ya da bir yemekte. Beraber uyum içerisinde o enerjiyi vermek önemli. O yüzden benim için isim olup olmadığı önemli değil. Yeni bir arkadaşımızla da düet yapabilirim. Ama şu an böyle bir düşüncem yok.

ÖNÜMÜZDEKİ KONSER TARİHLERİ

15 Ocak - Eskişehir / Milyon Performance Hall

21 Ocak - İzmir / Sold Out Mavibahçe

28 Ocak - İstanbul / Aqua Florya Hayal Kahvesi

29 Ocak - Uşak / Hayal Kahvesi

04 Şubat - Ankara / Milyon Performance Hall

05 Şubat - İstanbul / Beyrut Performans

11 Şubat -  İstanbul / İf Performance Hall Beşiktaş

18 Şubat - Balıkesir / Hayal Kahvesi

19 Şubat - Kocaeli / Hayal Kahvesi

26 Şubat - İstanbul / Duru Tiyatro

04 Mart - Gaziantep / Jolly Joker

05 Mart - Adana / Jolly Joker

11 Mart - Bursa / Milyon Performance Hall

12 Mart - İstanbul / Dorock XL

18 Mart - İstanbul / Mask Beach

19 Mart - İstanbul / Dorock XL Venue - Fitaş Sahnesi

16 Nisan - İstanbul / Kartal Jolly Joker