Gönülden kucak dolusu sevgi ve saygılarımla...
Merhabalar.
Göktürk Dergisi’nin siz değerli okuyucuları için ''Eylül Ayça Karakuş'la Hayatın İçinden'' köşesini yayınlıyoruz.
Bu özel köşe için sizlere söylemek istediklerim var.
''Kimilerine göre hayat kısa, kimilerine göre ise hayat uzun. Kimileri sırtında kanbur olarak çekiyor hayatın yükünü, kimileri ise gönlünün kıyısına var gücüyle sırtlıyor hayatın tüm soluğunu. Kimileri,kimileri,kimileri diye yazsam bu liste uzar gider inanın dostlar.
Kimilerini bilmem ama seni biliyorum ben. Sen; hayatını gönlünün kıyısında taşıyan ve sevgiyle başarıyla yaşamını taçlandıran kişisin.
Ve ben seni buldum, hayatına korkmadan dokunuyorum.
Sen kim misin?
Sen hayatın başarısını bizlerle paylaşacak olansın. ''
‘Eylül Ayça Karakuş'la Hayatın İçinden’ köşesinin konuğunu Antalya’da ağırlamanın heyecanıyla beraber sizlere tanıtmanın onurunu yaşıyorum.
Türkiye’nin en genç Kurumsal İletişim Koordinatörü Yusuf Balay bizlerle birlikte. İstanbul’dan Antalya’ya iş seyahatine gelen Sayın Balay’la Göktürk dergisinin ‘’Eylül Ayça Karakuş’la Hayatın İçinden’’ röportajını gerçekleştirmek üzere bir araya geldik.
Antalya’ya hoş geldiniz Yusuf Bey. Sizi daha yakından tanıyabilir miyiz, Yusuf Balay kimdir?
Merhabalar Eylül Hanım. Hoş buldum.
Lise yıllarında kültür/sanat ve gençlik faaliyetleriyle içli dışlı olmuştum. Daha sonraki süreçte liseden karnemi bile almamışken bir belediyede göreve başladım.
Projeler, kamplar, seminerler, eğitimler ve organizasyonlar derken üç yılım yoğun tempoda geçti.Gençleri ilgilendiren ne varsa orda yer almaya mutlak gayret gösteriyordum.
İki sene İstanbul Üniversitesi’nde İktisat okudum. Ancak kendimi bu bölümde bulamadığım için bırakıp,istanbul Ayvansaray Üniversitesi’nde Medya ve İletişim bölümüne geçtim. 2 yıllık üniversitemi bitirmek üzereydim. Artık kendime bir yön çizmiş oldum. Mesleğimin doğrultusunda gitmeye karar verdim. Kendi okuduğum üniversitenin kurumsal iletişim sorumlusu oldum. Bu göreve de başladığım da henüz diplomamı almamıştım. Üniversitede iki ay çalışabildim çünkü belediyede hızlı bir tempoya alıştığım için üniversitedeki çalışma ortamı bana uymadı.Bu sebeple aralık ayının 20’sinde istifa ederek aynı gün TEK GRUP şirketleri Yönetim Kurulu Başkanı Yunus Bey ile görüşerek şirketlerin kurumsal İletişim Koordinatörlüğü görevini üstlendim. Bu pozisyonda daha geniş bir kapsamda marka itibarı, kriz yönetimi, kültür faaliyetleri,basın ilişkileri,etkinlik yönetimi,pdr ve ajans hizmetlerinin yönetimi gibi çalışmaları yürütmekteyiz.
Peki, köşe yazısı yazma isteği nasıl doğdu?
Meslek olarak kurumsal iletişimciyim fakat gazetecilik bir yanımda ölmeyen ve hep diri tutmak istediğim bir istekti.Bir şeyler karalamak bir adım atmak istiyordum.Benimde tarihi mekanlara küçük yaştan beri ilgim vardı. Bu hevesle gezi yazılarına başladım. Gazeteler ve dergiler benden yazı İstemeye başladı.
Tarihe karşı da yoğun ilgim var. Balat’ı, Süleymaniye’yi, Pier Lotti’yi, Adaları yazdım. Şehir dışında ki yerlerden de yazdığım yazılar oldu. İnsanlar okuyup ve olumlu anlamda tepkiler gösterince kendimi buna adapte edip haftada bir bir yazmaya başladım.Öte yandan yazdığım yazıları kitaba dönüştürme hayalim de var. Tabi şuan hala yazılar birikiyor. 100 tane nokta olduktan sonra kitabı çıkarmayı planlıyorum.
Röportajlarınızın nasıl ortaya çıktığını merak ediyorum. Peki, onlar nasıl çıktı?
Gezi yazılarını yazıyordum.Bir sene yaklaşık yazdım. Daha sonra insanlarla röportaj daha çok hoşuma gitmeye başladı. Yazıları kendim yazıyordum. Ancak röportajda birebir sohbet etme fırsatım oldu. Sorular sordum. Bu süreç çok hoşuma gitti. Ve konseptimi röportaja çevirdim. Genelde tanınmış kişilerle yapıyorum röportajlarımı. Çok da dikkat çekmeye başladı. Kimi zaman evde kimi zamanda nezih bir mekânda çok keyif aldığım röportajlar gerçekleştirdim. Sanırım gezi kitabından önce röportajların kitabı çıkacak. Bu kitapta da yine yüz kişi belirleyeceğiz. Bu röportajlardan doğacak kitap sayesinde birçok insanın evinde bizden bir anı olarak raflarında kalmış olacak. Bu insanların çok dikkatini çekti.
Mesleğinizle ile ilgili farklı projeleriniz var mı?
Türkiye’nin röportaj platformu gibi bir platform oluşturacağız. Bu platforma girdiğinizde siyasetçiler,iş adamları sanatçılar, youtuberlar gibi isimleri tanıma,sanatçıların geçmişleriyle ilgili bilgilere ulaşabilme imkanları olacak.Tamamen deneyimlerin tecrübelerin paylaşıldığı bir platform olacak.
Hobileriniz arasında neler var?
Kamp yapmayı severim. İyi olduğum hobilerim arasında okçuluk yapıyorum. Zaman zaman kamplar oluyor. Doğa kamplarını seviyorum. Spora fazla vaktimiz kalmıyor. Röportaj yapmak istediğim isimler arasında ise Betül Mardin ilk sırada geliyor. Tiyatro alanında da Behzat Uygur ile röportaj yapmak isterim.
Kurumsal iletişimci tam olarak ne yapar?
Kendi mesleğimin alanı çok geniş olduğu için birçok konuda bilgi sahibi olmak zorundayız. Örneğin; bir eğitim, bir teknoloji, tasarım bunlarla ilgili bilgi sahibi olmak zorundayız. Kurumsal iletişim aslında Türkiye’de çok yeni bir sektör. Bir muhasebe deyince herkes bilir ancak kurumsal iletişim bir kurumun markasını ve itibarını korur. Örneğin; logosu nerede kullanılacak? Hangi kampanyanın kullanılması uygun gibi işlerle ilgilenir. Tamamen kurumun dış yüzüdür. Eve gittin, mesai bitti diye de bir şey yok. Her an aklınızın ve algınızın açık olması gerekiyor. Yani hangi saat olursa olsun kurumun sorumluluğunu hissedersiniz.
5 yıl sonra kendinizi nerede görüyorsunuz?
Yaptığım işlerde bilinen ve en iyisini icra eden kişi olmak isterim.
Bundan 5 yıl sonra sektörde bilinen en iyi kurumsal iletişimcilere aday olarak gösterilmek isterim. Eğer ki sanat camiasıyla içli dışlıysam o alanda tanınmak isterim. Popülerlik benim için önemli değil,işlevselliğe önem veriyorum.Yaptığım projelerin değer görmesini,yaptığım röportajların merakla okunmasını,insana dokunan işler gerçekleştirmeyi isterim.Tabi ki bu da zaman içinde iyi yerlere getirecek diye düşünüyorum.
İstanbul’da olmasaydınız yine bu işi farklı bir şehirde yapar mıydınız?
İstanbul’da olmasaydım yine bu işi yapardım. Hatta daha hırsla yapardım. Çünkü büyükşehirde medya organları çok fazla olduğu için fark edilmekte güç ama küçük yerde çoğu zaman daha da uğraşırdım. Hayalim bu işe gönül veren birisi olarak bir gün sarı basın kartı sahibi olmak.
Son olarak bizlere söylemek istedikleriniz nelerdir?
Göktürk ailesine ve size sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum Eylül Hanım. İş seyahati için geldiğim Antalya’da sizinle böylesine keyifli bir sohbeti yapmaktan çok memnun oldum. Dilerim kıymetli okuyucularımızda aynı keyifi alırlar. Arşivimde özenle saklayacağım bir röportaj olduğunu özellikle belirtmek istiyorum. Göktürk dergisinin tüm okuyucularına sevgi ve saygılarımı sunuyorum…
Değerli Yusuf Balay’a teşekkür ediyor başarılarının devamını canı gönülden diliyorum.
Sevgiyle kalın…