YAŞAMAK İÇİMİZE SİNMİYOR!!!

Kafamı nereye çevirsem acının resmini görüyorum. Tarih boyunca çok savaşları arkasında bırakan ülkem altı gündür resmen iç savaşını yaşıyor. Deprem öyle bir vurdu ki memleketimin dört bir köşesinde çığlık çığlığa ağlayan insanların sesleri yankılanıyor.

Deprem bölgelerinden gelen fotoğraflara bakarken ciğerlerimiz parçalanıyor. Gelen videoları izlerken kalbimiz buz tutuyor. Her eve ateş düştü. Her evden en az bir kişi öksüz kaldı. Çoğu evde ise aile denen bir şey kalmadı. Maalesef tüm aile bireyleri hayatlarını kaybetti. Böylesi büyük, görülmemiş acıya nasıl dayanılır bilemiyorum?

Günlerdir can pazarı yaşanıyor. Duygularımız alt üst olmuş durumda. Gülerken ağlıyoruz, ağlarken gülüyoruz. Yaşam belirtisi olan her bir canlı yüzümüzü güldürürken, hayatını kaybeden her cana kahroluyoruz. Yaşamak içimize sinmiyor.  Gece de bir oldu gündüz de bir oldu...

Umutsuz olmak istemiyorum ama sanki bahar hiç gelmeyecekmiş gibi. Çiçekler bir daha rengarenk açmayacakmış gibi. Kuşlar bir daha şen şakrak ötmeyecek ,bir daha kanatlarını özgürce çırpmayacak gibi. Annelerin dilinde evlatlarının isimleri bir daha anılmayacak gibi. Bayramlarımız sevinçle karşılanıp mutlulukla kutlanmayacak  gibi. Çocuklarımızın yüreği bundan böyle hiç ısınmayacakmış gibi. Evlerin ocağı tütmeyecek gibi. Kader diyerek kapatmaya çalıştığınız felaketin yaraları sarılmayacak gibi.

Boynu bükük kalmış , kendini garip hisseden çocuklarımızı nasıl iyileştireceğiz?

Sahi bu derin yaralar  iyileşir mi?

Sanmam!

Bu yara öyle kolay kolay iyileşmez. Yarım kalmış yaşanmışlıkları hiç kimse dolduramaz. Enkaz altında toza toprağa karışmış , parçalanmış aile fotoğraflarını bundan sonra kimse bir araya getiremez.  Kışın  ortasında üşüyen sadece bedenler olsaydı eğer ısınmak kolay olurdu ama üşüyen sadece bedenler değil, yürekler üşüdü, nefesler buz tuttu, içimiz sızladı.

Bu yaşanılan olaylar eski bir fotoğraf olarak arşive kalkmayacak. Enkazlarda canını kaybetmiş olan insanlarımıza hiçbirimiz sırtımızı dönüp yaşama kaldığımız yerden hiçbir şey olmamış gibi devam edemeyiz. Yani sizleri bilmem ama ben şahsım adına söylüyorum ben son nefesimi verene kadar kursağımda hep bir kesik yarasıyla yaşayacağım. Kahrolası bu acı benim peşimi asla bırakmayacak.

Geçen saatleri bir bir sayarken ,bir kişinin kurtarılmasını beklediğimiz bu anların sancısını bana kimse unutturamaz. Bence deprem felaketine şahitlik eden hiç kimse de bu sancıyı unutmasın.

Binlerce insanın ölümüne sebep olan sadece doğal afet ve deprem değildir. İhmaller, depremden daha büyüktü, unutmayın.