TEŞEKKÜR EDERİM

İnsanoğlu yaşıyla değil, yaşadıklarıyla büyüyor. Kaç yaş aldığına bakılmaksızın; yaşadıkları, duygularını uyandırıyor. Öfkeli, neşeli, mutlu, mutsuz her birey heybesinden çıkarmıyor bu hisleri. Tam tersine her bir tecrübe, alın yazısına birer çentik atıyor. Her ne kadar olumsuzluklar çığırından çıkarsa da bilir aslında; özündeki iyiliği. Çünkü esas olan özüdür.

Başlayan her ilişki gün geçtikçe kılıf değiştirir. Burada önemli olan o kılıfın size ne sunduğudur. Kimse kimseden dört dörtlük olmasını bekleyemez.

Ancak saygı çerçevesindeki her davranış önemli bir duvar oluşturur. Bu sayede de sadakati beraberinde getirir. Kişi sadece kendisine duyduğu saygıyla bile kaliteli bir hayat sürebilir.

Dünyaya gelen her bebek savunmasız ve bilgisizdir. Annelerinden ve babalarından aldıklarından ya da alamadıklarından şekle girerler, karakterlerini oluştururlar. Bu demek değildir ki her ailesi olan iyidir, her ailesi olmayan kötüdür. Ne verilirse o alınacaktır. Unutulmaması gereken; bir katili yetiştiren de ebeveynidir, bir doktoru yetiştiren de ebeveynidir.

Çünkü hiç kimse pilav doldurduğu tabaktan, baklava olmasını bekleyemez. İnsanlar iç dünyasında yaşadıklarını, dış dünyasına öylesine hızlı uyarlar ki tablo tamamen değişir. Emeğini doğru yansıtan herkes doğru sonuçlara bir noktada varacaktır. Bilinçaltında barındırdığı güzellikler, evrenin muhteşem tılsımıyla şekle girer ve hayatındaki yerini alır.

Düşünsenize vücudunuzun tepkilerini, gözünüze giren ufacık bir toz zerresi oraya ait olmadığı için gözünüzü nasıl da kaşındırır. Gözünüz size -Ben özümde bu tozu barındırmıyorum. Bu bana zarar veriyor.- demiş oluyor. Bakın size ait olan bir parçanız ne kadar da güzel bir biçimde olması gerekeni söylüyor.

Bu şekilde konuyu kendinize uyarlamanız durumunda; işler tahmin ettiğinizden daha kolay bir şekle girecektir.

Teşekkür ederek yola koyulabiliriz. Teşekkür ettiğimiz her durum bize daha da güzelleşerek geri dönecektir. Olumsuzluk yaşadık diye duygularımız dibe vurmamalı. O olumsuzlukların finalde yaşatacağı hazzı ıskalamamalıyız.

Size taş atanın, gülü vermek için delirdiğini bilmiyor olabilirsiniz. Çünkü evinizin her penceresi başka bir tablo oluşturur. Bir açısı güneşin doğuşunu muhteşem gösterirken; bir başka penceresi güneşin batışını.

Doğru pencereden bakmaya çalışın hayata. Çünkü bizler inanın sadece gözlerimizle görmüyoruz. Belki en az bin defa bu cümleye denk gelmişsinizdir. Ama bir kere de ben söylemek istiyorum. “Nasıl bakarsanız. Öyle görürsünüz.” Gelin bugün miladımız olsun. Güzel bakarak güzelleştirelim. Güzelleşelim.