Spor Politikaları Derneği Başkanı Hakan Nergis ile Röportaj

SPOR POLİTİKALARI DERNEĞİ BAŞKANI HAKAN NERGİS:

Soru:1)- Spor Politikası nedir?

Müsaadeniz olursa; önce sporu, sonrasında da politikayı ve en sonda spor politikasını tanımlayalım.

Spor, rekabet içeren, yarışmaya dayalı, belirli kurallar etrafında şekillenen, kazanma ve kaybetme duygusunun olduğu, kitlelere hitap eden, şirketlere reklam yapma imkanı sunan, kurum ya da kişilerin bilinirliğini sağlayan, siyaset yapma ortamı oluşturan ve ekonomik olarak güçlü bir yapıdır.

Politika, toplum nezdinde incelendiğinde halkın çok sıcak bakmadığı, yalan-dolan içeren anlamıyla karşımıza çıkıyor. Tabi ki bunun halkta bu şekilde karşılık bulmasının en büyük sebebi; doğru konuşmayan politikacılardır. Aslında politika kelimesi yol, yöntem, çözüm, uygulama demektir.

Spor Politikası, bir ülkenin kendi sınırlarıyla birlikte dünya sınırları içerisinde de spor alanında kendisinden söz ettirebilecek çalışma ve faaliyetlerini doğru bir şekilde konumlandırarak, tanımlayarak ve uygulayarak ülkesinin ekonomik ve diplomatik gücünü arttırmasıdır. Diğer bir tanımı ise ülke sınırları içerisinde sporun sevk ve idaresinin nasıl yapılması gerektiğinin tanımlanması, eyleme geçirilmesi ve uygulanması olarak ta ifade edebiliriz.

Soru:2)- Spor ilk kez hangi dönemde devlet politikası olarak belirlenmiştir?

1922 yılında 16 spor kulübünün birleşerek oluşturdukları bağımsız, özerk ve yerinden yönetim anlayışına sahip Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı (TİCİ) ile başlar. 1924 Anayasası'nda sporun yönetimine dair herhangi bir hüküm bulunmamasına rağmen 1922-36 yılları arası devlet, sporu TİCİ vasıtasıyla sevk ve idare etmeye çalışmış, bu amaçla kamu yararı gözeten dernek statüsü edindiğini ve ülkeyi yurt dışında temsil etmeye yetkili tek spor örgütü olduğunu kabul ederek mali yardım yapmayı öngörmüştür. TİCİ sonrasında Türk Spor Kurumu (TSK) ismini almıştır. TSK’da sonrasında Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü (BTGM) ismini almıştır. Ve günümüzde de bu iş ve işlemlerin sevk ve idaresini Gençlik ve Spor Bakanlığı yapmaktır. Kısacası TİCİ ile başlayan süreç bugün GSB’nin sevk ve idaresi ile devam etmektedir. Ayrıca Kalkınma Planlamaları (1967-1972) içerisinde de spor ilk defa ikinci kalkınma planında geçmektedir. İkinci kalkınma planı spora en çok yer veren kalkınma planı özelliğini de taşımaktadır.

Soru:3)- Ülkemizde spor eğitimine yönelik politikaları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Öncelikle eğitim-öğretim yapan kurum ve kuruluşlarda yani okullarda ders saatlerinin kesinlikle arttırılması gerekiyor. Okullar yapılırken daha kullanılabilir şekilde yapabilmeli. Örneğin; bir okulun bahçesinde o mahallenin anneleri, teyzeleri akşamları yarım saatte olsa gönül rahatlığıyla yürüyüşünü yapabilmeli.

Milli Eğitim Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve o il ve ilçede ki ilgili belediye bir eğitim-öğretim masası etrafında toplanmalı, eğitim-öğretim yerini birlikte planlamalıdır. Çünkü planlar yapılırken kısa, orta, uzun ve makro olarak yapılmalıdır. Bir il veya ilçenin tüm ihtiyaçlarını en az 50 yıl şekilde planlamalıdır.

Bir beden eğitimi ve spor öğretmeni hayal edin: okulun hem malzemecisi, hem sağlıkçısı, hem masörü, hem antrenörü, hem arabulucusu, hem abisi-ablası, hem arkadaşı, hem güvenliği hem de öğretmeni. Bu sistem içerisinde okullarda kaliteli eğitim-öğretim beklemek pek mümkün gözükmüyor. Ayrıca kendi meslektaşlarım içerisinde de özveri sahibi olmayan, öğretmenlik nedir sorusunun cevabını bilmeyen kişilerde elbette vardır. Özveriyle çalışan, maaşının hakkını sonuna kadar veren tüm meslektaşlarıma saygılarımı sunuyorum.

Okullara yeni bir spor modeli getirmek zorundayız. Avrupa, Rusya, Çin ya da Amerika sevdalısı bir insan değilim. Sadece dünyayı yeniden keşfetmeye gerek olmadığını düşünenlerdenim. Bize uyacak olan, kendimize göre oluşturabileceğimiz sistemin alt sistemlerini ve modellerini analiz edebilir ve kendimize uyarlayabilir, uygulayabiliriz. Okullarda olan çocuklara ve gençlere oluyor. Sporu tercih etmek isteyen bir kardeşimiz tercih edemiyor. Çünkü sınava hazırlanmak zorunda kalıyor. Okul sporları ile mahalle takımları ya da diğer bir ifadeyle kulüplerin müsabakaları arasında da kardeşlerimiz sudan çıkmış balığa dönüyor, mahalle takımına mı gitsin, okul takımına mı gitsin, ders mi çalışsın, dinlensin mi !!!! En kötüsü de kardeşlerimize bıkkınlık gelip spordan uzaklaşabiliyorlar.

BESYO’lar ve Spor Bilimleri Fakültelerinin de yeniden düzenlenmesi ve değişmesi gerekiyor. Kalite ve niteliğin arttırılması olmazsa olmazdır. Sistemin içerisinde ki hareketliliği bütünsel olarak başlatmanın vakti geldi.

Düzeltilmesi, değiştirilmesi, dönüştürülmesi, yenilenmesi gereken o kadar çok şey var ki ! Hangi birine değinsek yeni bir sorunla karşılaşıyoruz. Çok şey ifade edebilirim ama inanın, sayfalar yetmez. Ön giriş yapmış olalım, bu röportajla. Gelecek günlerde belki yeni yazılar, röportajlarla tekrar buluşuruz. (Gülüyor)

Soru:4)- Ülkemizde spor yapan nüfusun düşük olmasının temel sebepleri sizce nelerdir?

Elimde sihirli bir değnek olsa da bu soruya cevap vermek yerine tüm değişimi bir an önce sağlayabilsem. (Gülüyor) Bu sorunuzu birkaç madde ile cevaplayalım.

Eğitim-öğretim faaliyetleri yapan kurum ve kuruşlarda ders saatlerinin düşük olması,

Spor tesis sayılarının az olması,

Kitle iletişim araçları yoluyla spor propagandasının az olması,

Spora ayrılan payın az olması,

Spora katılımın gereksiz olarak görülmesi,

Sporun sağlığa iyi etkilerinin olduğunun bilinmemesi,

Ekonomik gelir düzeyinin düşük olması,

Herkes için spor kavramının sağlanamaması,

Spor bilinci ve kültürünün yeterli düzeyde olmaması,

Soru:5)- Türkiye’de sporun geliştirilerek yaygınlaştırılması konusu ve uygulamasında belediyelere ne gibi görevler düşmektedir?

Belediyeler oy kaygısı olan yerler olduğu için uzun vadeli projelerden çok, kısa vadeli popüler kültüre hizmet eden sportif yatırımlara başvuruyorlar. Örneğin; ünlü bir sporcunun ilçede ağırlanması ve bu sporcu üzerinden kısa ve küçük etkinlikler yapılması. Daha fazla ses getiriyor, aslında öyle sanıyorlar. Lakin uzun vadede bu bakış açısı kaynakların israfına yol açıyor. Uzun vadede kalıcı bir proje yaparsanız, uzun vadede konuşulursunuz. Merak etmeyin, siz iyi bir şey yaptığınız da muhakkak karşılığını er ya da geç alırsınız. Herkes her şeyin kesinlikle çok fazla farkında. Belediyeler, kitle sporu mu yapacak yoksa profesyonel spora mı destek verecek ? Sizin sorduğunuz sorunuzun en temel cevaplarından birini içeriyor, aslında. İkisini de dengeli bir şekilde yürütebildikten sonra herhangi bir sorun olmayacaktır. Bizim ülkemizde kitle sporunu başarıyla yürüten çok fazla belediye olmasına rağmen kitle sporuna değil de profesyonel spora destek veren belediye sayısının daha fazla olması bu dengenin korunamadığının göstergesidir. Son olarak belediyelerin ve gençlik hizmetleri - spor müdürlüklerinin çok daha fazla koordineli olması il ve ya ilçede işlerin daha verimli olmasını sağlayacaktır. Mevzuatta ikisinin de görevleri zaten açık ve net bir şekilde tanımlanmıştır. Halkın kaliteli hizmet alabilmesi için ikisinin süreci yürütmesi zorunludur.

Reklam olarak algınlansın istemem. Sadece yeri geldiği için ifade ediyorum. Belediye ve Spor (Belediyelerin Spor Yönetim Süreçleri) kitabımızda bu konuyla ilgili çok derin bilgiye sahip olabilirsiniz.

Soru:6)- Ülkemizde uluslararası düzeyde başarılı sporcu çok az yetişiyor. Bunun en önemli nedenleri nelerdir?

Diğer sorularınıza uzun cevaplar verdim. Aslında bu sorunuzun cevabının bir kısmı diğerlerinde vermiştim. Burada tek bir şey ifade etmek istiyorum: mahalleleri, yeni düzende siteleri ve en önemlisi de okulları daha fazla spor sosuyla tanıştırmalıyız.

Soru:7)- Spor Politikaları Derneği ne zaman hangi amaçla kuruldu?

Spor Politikaları Derneği, uzun vadede ülke sporuna katkı sağlayacak projeler üretmek, ülkemizde izlenmekte olan spor politikalarının düzenlenmesi ve gelişimi adına çalışmalar yapmak, bu yapılan çalışmaları ilgili kurum ve kuruluşlara sunarak teşvik etmek ve ülkesini spor alanında onay alan değil onay veren konuma getirmek adına yeni nesil spor insanları tarafından 19.03.2021 tarihinde İstanbul’da kuruldu.

Dünya da ve ülkemizde spor alanında yaşanan gelişmeleri yakından takip ederek oluşan sorunlara çözüm önerileri sunmak adına konferans, seminer, sempozyum düzenlemek, rapor hazırlayıp sunmak, sosyal sorumluluk projeleri ile spor kültürünün yaygınlaştırılmasını sağlamak ve kurumlarla işbirliği yapmak. Ülkemize uygun sistem, alt sistem ve modeller oluşturmak ve oluşturulan sistem-modelleri geliştirerek ilgili kurum ve kuruluşlarla paylaşmak, sporun tüm paydaşlarını harekete geçirerek, teşvik edici ve güdüleyici bir rolde olmaktır.

Soru:8)- Dernek olarak ülkemizde spor politikası anlayışına ne gibi katkılar vermeyi düşünüyorsunuz?

Sosyal sorumluluk bilinci ve dayanışma ruhunu geliştirmek, iş hayatında ki gelişmeleri izlemek ve ilgili konulardaki, tecrübe, görüş ve fikirlerin yayılmasını sağlamak.

Diğer sivil toplum kuruluşları, resmi ve özel kurum ve kuruluşlarla işbirliği içerisinde sporun tüm yönlerini geliştirmek ve ülkemizin ekonomik, turistik, sosyal ve kültürel kalkınmasını sağlamak, spor politikalarına destek sağlayabilecek kişilerin liderlik vasıflarını geliştirmek; bu amaç doğrultusunda üyelerine iş hayatında gereken özgüven ile hareket etmelerini sağlayabilecekleri gerekli olan bilgi ve donanımı sağlamak ve sürdürmek.

Spor Politikaları Derneği üyeleri arasında spor yatırımlarına olan ilgiyi arttırmak, ticari iş birliğini sağlamak, bunun için gerekli zemini hazırlamak teşvik etmek ve destek olmak, spor politikalarına yön verecek çalışmalar yapıp, Türk sporunun marka değerini artırmak, gerek kendi içinde gerek dışarıda tam bir demokratik, etkin hukuk devleti anlayışı içinde hareket ederek çalışmak.

Soru:9) SPOLDER çatısı altında her yıl yapılan Türkiye Spor Zirvesi sonuç raporlarına baktığımızda alana ne gibi katkılar yapmıştır?

Yaptığımız tüm çalışmaları; sosyal medya ve internet sitemiz üzerinden herkese açık bir şekilde paylaşmaktayız. Bilgiyi saklayan değil, bilgiyi paylaşan bir yapıyız. Sunduğumuz raporların bazı maddelerinin zamanla hayata geçtiğini görmek bizim açımızdan çok güzel bir duygu. Geçmeyenleri de hayata geçirebilmek için çalışmalarımız tüm kararlılığımızla devam ediyor. Spor politikası sadece yazılı metinlerden oluşan bir kitapçık olmamalıdır. Ülke kaynaklarının en iyi şekilde kullanılıp toplumsal fayda sağlamasının rehberi olmalıdır. Bu rehberi doğru kullandığımız sonuçları da istediğimiz gibi olacaktır. Dünya spor siyasetinde söz sahibi olmamız mümkündür. Örneğin; Olimpiyatlara katıldığınız da yüksek madalya sayısı ile dönerseniz. Dünya gündeminde yer alırsınız. Sporun siyasetini ülke içinden ziyade ülke dışında yapmayı sağlayacak bir çalışma içerisine girmeliyiz. ABD, Rusya, Çin, Büyük Britanya her zaman topladığı madalya sayısıyla olimpiyatlarda üst sıralarda yer almaktadır. Bu söylemim belki size sporun dünya siyasetinde ki önemini ifade etmemi sağlamıştır.

Soru:10)- Son olarak eklemek istedikleriniz var mıdır?

Sivil toplum kuruluşları için röportaj vermek, çalışmalarını anlatmak, bilgi aktarmak çok önemlidir. Bu fırsatı sunduğunuz için sizlere çok teşekkür ediyoruz. Bizim her zaman kullandığımız güçlü bir cümle var: Sporda onay alan değil, onay veren bir Türkiye için tüm gayretimizle çalışıyoruz. Bu gayrete sporun tüm paydaşlarını davet ediyoruz.

Hakan NERGİS

Spor Bilimleri Uzmanı, Danışman ve Yazar

info@hakannergis.com.tr

www.hakannergis.com.tr