ÖDÜNÇ DUYGULAR

Yaşamak, bir limana varmak değil, bir adım atmak çoğu zaman…

Bir amaca ulaşmaktan çok bir fırtınaya karışmak. Karşılığını alamadığımız nice mücadeleler atlatmak.

Birbirimizin üzerine basarak hayal kurmak değil… Birbirimizi iterek hayatımıza yer açmak, yarışmak hiç değil.

Susturunca herkesi duyacağın huzurun seni sardığı yerdir yaşamak…

Işıkları açınca kendini bulduğun sahne değil… Kendini kabul ettirmek hiç değil.

Bırak gitsinler dediğin yerde başlar yaşamak…

Zamanla yarışma. Onu yenemezsin. Zamanın aktığı yerde durur yaşamak… Bırak kırışsın yüzün. Ellerinde yaşlılık izleri… Ne güzel yaşadım dediğinde senin olur tüm zamanlar. Kendini sevdiğinde eline doğar yaşamak…

Silinip gideceğini bilmek… Bir gün, bir çocuğun, bir sevgilinin, bir şehrin anısı olabilmek… Birinin hatırasını içinde taşıyabilmek…

Yıllar sonra aynı sokaklardan geçip geçmişine bakmaktır yaşamak… Yarım bırakıp oyuna koştuğun sütü bir gün, yaşlı bir pencerede sessiz sedasız bitirmek…

Tek bir bakışın bir ömre yetecek hatırayı peşine takmasıdır yaşamak…

Kendini yan yana koyup kimsenin kimseye benzemediğini fark ettiğinde elinde kalan tecrübelerdir…

Toprağın zamana emanet ettiklerini tekrar aldığında geride kaldığın o biricik andır yaşamak…

Hareketli şarkılarda bile hüzünlendiren bir aşka düşersen, kendi kendini yok etme diye en yorgun yerinden sana sarılır yaşamak…

Bitirmek, başlamak, bitirmek, tekrar tekrar başlamak… Olduramamak bir türlü… Çözüm karşında dururken hep yanlış şıkka gitmek… Kendine verdiğin şanslar kadar uzar yaşamak… Sonunda yaratmak kendi hayatını. Yaratmak elindekilerle en iyisini…

Başarılı olmak değil mesele… Kimse kalmadığında kendine yetebilmek. Hatta çoğu zaman herkesin içinde kendine yetebilmek… Yenilgiye uğratmaktan çok iyiliği görebilmek…

Yaşamak… İp üstünde durmak gibi… Bazen de güneşin altında yan gelip yatmak. Sırasıyla mevsimlerden payını almak. Öylece izlemek gölgenin boyunu…

Bir anlık keyif aldıysan,

Ne güzeldir yaşamak…