Manipülasyon: Toksik Ebeveynlik Gücü

Manipülasyon, cocuklarımızı kontrol etmekte kullandığımız gizli fakat etkili güçlerimizden biridir. Manipülatif cümleler çok masum ve iyi niyetli gözükür, oysa otoriter ve sert bir ebeveynlik stili kadar hasar verebilir.

“Aaa yemezsen anne çok üzülür ama!”
“Bak parktan eve gitmezsek ağlarım şimdi!”
“Sen ağlayınca üzülüyorum ama bak!”
“Bugün bizi hiç üzmedin aferin sana!”
“Aaa yeter kızdırma beni!”
“Dediğimi yapmazsan küserim ben de!”
“Madem benimle oynamıyorsun giderim ben de!”
“Yemezsen arkandan ağlar ama!”
“Bak amca kızar sana!”

Duygularımızın sorumlusu olarak çocuklarımızı gösterip, onlara kendini suçlu ve kötü hissettirerek istediğimizi yaptırırız. Bu manipülasyonlarla çocukta suçluluk duygusunun tohumlarını atarız. Verdiğimiz mesaj bir yetişkinin duygularının, çocuğun kendi duygu ve ihtiyaçlarından daha önemli olduğudur. Çocuk sevilmek ve kabul görmek için yetişkinin duygularını kerteriz alır. Kendi duygularını bastırmayı, yok saymayı öğrenirken, pusulasını “başkalarının duygularına göre” ayarlar. Küçük yaştan itibaren kendisine ait olmayan duyguların sorumluluğunu üstlenir. (Annesinin üzülmesinden, amcanın kızmasından o sorumludur.) Peki büyüyünce ne olur?

Başkalarının duygularını üstlenmeye devam eder, kendi ihtiyaçlarına ve isteklerine sahip çıkmak suçluluk duygusu hissettirir. Etrafında olan biten pek çok şeyden dolayı sürekli kendini suçlar. İnsanlara kolay kolay hayır diyemez çünkü onları üzmeyi ya da onlarda olumsuz duygulara sebep olmayı göze alamaz. Tıpkı çocukluğundaki gibi başkalarının duygularının sorumluluğunu üstlenmeye devam eder. “Hmmm suratı asık, kesin bana kızdı” “Hayır dersem üzülür”. Pusula artık anne baba değildir belki ama kişinin kendisi de değildir. “Başkaları ne der?” diyerek onları odak noktasına alır.

Eşini, iş arkadaşlarını, çocuğunu kısacası kendi dışındaki herhangi birini memnun edemediğinde suçluluk duyar, onların onayını alamadığında kendini kötü hisseder. Hatta erişkin olmasına rağmen anne babasının isteklerini gerçekleştiremediğinde suçluluk duymaya devam eder. İsteklerini ve ihtiyaçlarını ifade etmeyi öğrenmediği için de diğerlerinin bunları anlamasını beklerler. Elbette sınırlarını koruyamamanın, kendi isteklerine sahip çıkamamanın, duygularını sürekli bastırmanın bir karşılığı olarak da öfke patlamaları kaçınılmaz olur. Bu yetişkin çocuğun anne babasına sorarsanız çocuklarının mizacının böyle olduğunu söylerler. Neden sonuç ilişkisini kavrayamadıklarından çocuklarının hayatında neden oldukları bu sorunların sorumluluğunu üstlenmezler. Bu travma da manipülatif jargonun devam etmesiyle nesiller boyu sürer gider.

Duygularımızın tek sorumlusu biziz. Çocuklarımız hiç bir duygumuzun sorumlusu değiller. Kendi duygularının farkında olarak, istek ve ihtiyaçlarını ifade edebilecekleri şekilde büyümek tüm çocukların en doğal hakkı. Doktor