KUYU

Kuyudan çıkmak için derinine mi kazarsınız yoksa yukarıdan birinin gelip size ip atmasını mı beklersiniz? Belki de kan revan içinde kalmayı göze alarak tırmanırsınız? Oysa kuyunun kaderi tutsak etmektir... Kuyu hayattır... Zamandır...

Bizi hapseden ne varsa odur kuyu... Korkularımız, bağımlılıklarımız, aşklarımız, önyargılardaki tutsaklığımızdır... Emin olduğum bir şey var ki herkes kendi kuyusunun duvarını örüyor. Uzun ve karanlık... Her an içimizde taşıdığımız ve içindeki karanlıkla boğulduğumuz sessiz kuyular... Bu yüzden her ses kuyudan çıkmaya bir uyanıştır...

Bir cılız su gibi aksak bile bir yerinden büyük okyanusa kavuşur hayatımız. Derin mavilerin özgürlüğüne aşık bir dünyanın küçük bir nefesi oluruz. Bizim okyanusumuz olur artık dünya. En büyük hayalimiz...

İnsan olmak güzel ama insanca yaşamak zor. Hayatta kalmak için çabalarken önümüzde bir yemin gibi duran korkularımızla yüzleşmek zorundayız. Çıkmaz sokaklarda kaçtığımız gerçekler en başından beri koynumuzdadır belki de...

Uzaktan bir ses gibi gelen hayallerimizi koyalım önümüze. Elinden alınınca hayalleri, kafesin içindeki bir kuş gibi olur insan. Halbuki kuş uçmaya aşıktır. Kanatları bedenine takıldığı günden beri ruhuna gökyüzünün maviliği üflenmiştir. Zaman kafeste durmuş olsa da dışarıda avare çalışır. Bu yüzden ayna gibi tutalım yüzümüze gökyüzünü.

Kendimize olan inançsızlığımız aslında içine düştüğümüz en büyük zindan. Teslim oluyoruz hemen. Rahat etmek istiyoruz. Ruhumuzu değil bedenimizi besliyoruz. Korkularımızın aklımızı sessizce ve derinden yönetmesine izin veriyoruz. Fakat beden, zamana tabii. Ruh teslimiyet bekler. Mücadele ister. Bu yüzden kafese alırız onu. Bedenimizi acılara sürüklemesin diye terbiye ederiz. Aslında ne acıdır ki bedene nefes aldıran ruhtur ve bir gün hesabı onunla kapatacağız.

Görülmek için çalışan sevilmek için güzelleşen insanlar... Değerli olduğumuzu önce kendimize söylemeliyiz. Kuyudaki karanlık için ilk mumu böyle yakarız sadece... Vazgeçmeden devam edersek çıkarız kuyudan. Çünkü vazgeçtiklerimiz sahip olduklarımızdan daha çok rehin tutar bizi...