Kendime Armağan!

İnsan yaş aldıkça hayata bir başka bakmayı öğreniyor. İnsan; tecrübeleri ve hataları ile yaşamı bir hamur gibi yoğurup yüreğinde özümsemeyi kendine armağan edebilmeli bence..

Uzun zaman sonra Göktürk'te ki yoğun çalışma hayatımdan sıyrılıp kendime zaman ayırdığım bir gece yazıyorum bu satırları. Aslında kendimle dertleşiyorum.

Sanırım hayatın en zor kısmı kişinin kendiyle geçirdiği zamanlarda bir süzgeç gibi zihninden olan biten her şeyi geçirmesi. Bir nevi hayatı yorumlaması...

Hayatı yorumlamaktan kastım da tam bu işte. Eksileriyle, artılarıyla kişinin kendini seviyor olması. Narsizm boyutunda kendini sevmekten bahsetmiyorum. Kendine saygı duymandan ve özünü, kimliğini sevebilmekten bahsediyorum.

Mesela kişinin kendine şu soruyu sorabilmeli: Sen kimsin?

Basit bir soru gibi görünüyor olsa da aslında cevabı çok derin. Öyle bir cümleyle cevaplandırılacak bir soru değil.

Sahi ben kimim?

Ben bu soruyu yıllar önce sormuştum kendime. Bu soruyu kendime her sorduğumda cevabı bir başka oluyordu. Bir insan en fazla kaç kişi olabilirdi ki? O gün, bu gündür neredeyse her gün kim

olduğumun cevabını iç dünyamda hep aradım. Aynaya baktığımda, gördüğüm suretin dışında bir başka beni sorgulamaktan hiç çekinmedim. Zamanla anladım ki kendimi ararken hayatı da yorumlamayı öğrendim. İyi ki öğrendim...

Herkesin yaşamında bir dönüm noktası vardır. Herkesin kendini bulduğu bir yaşı vardır. Kimileri de yetmişe merdiven dayamıştır ama hala bir kimlik oluşturamamıştır. Hayatı boyunca kendi değerlerini var edememiştir. Dünyaya öylesine gelmiş, öylesine yaşıyordur. Böylesi insanlık için ne büyük bir kayıp!

İnsanoğlu yaşamı boyunca bir kez olsun "Ben kimim?" diye sorabilmeli kendine... Tüm samimiyeti ve cesaretiyle de kim olduğunu cevaplayabilmeli.

Sahi sen kimsin?

" Kendinize zaman ayıracağınız ve kendinize en değerli zamanı armağan edebilmeniz dileğiyle hoşça kalın..:'

Sevgi ve saygılarımla... Ümitsiz kalmayın...