Herkese merhabalar...

Kocaman bir yılımızı çaldı karantina günleri.. Sanki kısıtlamalar ve maskelerle yaşamaya alıştık. Gezme anlayışımız, tedirginliklerimiz değişti.. Doğada olmanın getirdiği mutluluğu ve güveni daha çok insan fark etmeye başladı. Bu hem sevindirici hem biraz ürkütücü, söz konusu insan olunca.. Evet alıştığımızın dışında bir konfor alanı bazen zor olabiliyor kabul, ancak onun da getirdiği sadeleşmenin tadı bir başka :) İşte tam da bu sadeleşmeye uygun doğa ile bütünleşebildiğim, 2 gün bile olsa tamamen pozitif enerjiyle dolduğum bir kısa kamp yaptım. Sizlerle bu deneyimi paylaşacağım. Önce alandan bahsedeyim. İstanbul›a çoook yakın keyifli bir kamp alanı. Kamp alanı derken, sadece çadırla konaklama yapılacağını düşünmeyin. Farklı bir çok konaklama seçeneği olan bir alan burası. Sahil Kamp İstanbul. Şile’de deniz ve ormanın zarafetle buluştuğu mis gibi bir kamp alanı. Şile otobanında yol alırken, Sofular tabelasından sola dönüp Sahilköy içinden geçip 2 km sonra tabelasını göreceksiniz. Son derece kolay ulaşımı. Biraz alandan bahsedeyim.. 35 hektar orman arazisi üzerine kurulmuş olan denize sıfır, ister orman - ister deniz keyfini tadabileceğiniz güzel mi güzel bir mekan, malum Karadeniz.. Tesis içinde 24 saat hizmet veren her türlü ihtiyacınıza cevap verebilecek resepsiyon, küçük bir market, restoran, temiz duş ve tuvaletler var.. Bunlar çok önemli çünkü kamp alanlarında genel olarak ortak kullanım alanları pek temiz olmuyor. Alanda bir çok çeşit konaklama seçeneği var.. Ben böyle bir alanda ilk konaklamada deniz gören koza bungalov tercih ettim ama mantık kamp olduğu için yine gitsem yine çadır mantığını tercih ederim sanırım. Alanda;  bungalovlar, hobit evleri, glamping çadırları, prefabrik bungalov evler, sayısı az olmakla birlikte taş ve ahşap ev seçenekleri var.. Ayrıca kendi çadır ya da karavanınızla kendi konforunuzu da götürebileceğiniz bir alan.. . GEZİ İşte böyle Ben, Ocak ayında bir gece deniz gören Koza bungalovlardan birinde konakladım.. Güzel bir kamp deneyimi oldu. Çadır gibi dizayn edilmiş ahşap bungalovlar soğuğa ve rüzgara karşı oldukça dayanıklı. Bu anlamda ilk defa çadır deneyimi yaşamak isteyen kişiler için bence harika bir seçenek. İçinde sadece bir yer yatağı, bir de elektrikli fan ısıtıcı var.. A bir de elektrik tabii.. Çadırda konaklayanlar bilir ki elektriğin varlığı büyük bir konfor :) Çadırda yatak olması henüz yeni bir mekan olması açısından şu an sıkıntılı olmasa da, bir süre sonra hijyen anlamında sıkıntılı olabilir.. Bence herkes kendine ait uyku tulumunu yanında götürmeli.. İlk gece bungalov önünde ki kendine ait alanda ateş yakıp, sucuk ekmek (sucuklar tabii ki Göktürk İskender kasaptan)  yaptık, deniz, rüzgar ve dalgalar eşliğinde harika bir akşam yaşadık. Her şey çok toz pembe değildi tabi. Hava çok soğuktu ve ıslanmış odunların yanması oldukça zaman aldı. Hatta hiç verimli yanmadı.. Ama ara ara tüm konaklama alanları önünde yanan ateşler, keyifli muhabbetler, incecik bir müzik ve anın tadını çıkaran insanları görünce içimizi bi sıcaklık kapladı. Geceyi yanan mangalın ateşiyle tamamladık. Gece çok rüzgarlı olmasına rağmen çadır oldukça korunaklıydı.. Sabah restaurantta aldığımız kahvaltı sonrası sahil yürüyüşü , orman keşfi , fotoğraf çekimi derken ayrılma vakti geldi. Dinlendik enerji dolduk, adeta şarj olduk :) Hem İstanbul da hem de çok uzaktaydık ve sanki Covid hayatımızda hiç olmamıştı.. Siz de bir çırpıda tüm sorumluluklarınızdan bir geceliğine olsun kaçmak, covid siz günleri hatırlamak ve taptaze hava ile ciğerlerinizi doldurup, normal hayata yüksek bir enerji ile yeniden başlamak istiyorsanız kendinize bir iyilik yapın ve doğaya çıkın.. Herkese sağlıklı, bol oksijenli ve mutlu günler dilerim. 

Sevgilerimle.