GELECEĞE GÖNDERDİĞİMİZ MESAJ: ÇOCUKLARIMIZ

Okulların kapalı olmasından dolayı uzun zamandır öğrencilerimden ayrıyım. Bugün de köşemde aileler için çocuk gelişimine katkıda bulunacak bir yazı kaleme almak istedim.

Hayata hazırlanırken çocukluktan öğrendiğimiz duyguların elinden tutarız. Bu duygularla yorumlarız hayatı. O duygular bizim kanatlarımız olur. Ne kadar güçlü olurlarsa o kadar yükseklere çıkarız. Bu yüzden çocuklarımızı yetiştirirken onlara nasıl hissettirdiğimiz çok önemli.

Özgüven aşılamak adına söylenen "çok zekisin" ,"çok yeteneklisin", "çok güzelsin", "çok yakışıklısın" ,"çok akıllısın" gibi söylemler çocuğun kişisel gelişimini ve psikolojisini olumsuz yönde etkiler.

Çok zeki olduğuna inandırılan bir çocuk zamanla bir şeyler için çabalamaktan vazgeçebilir. Çevresinde algılandığı "zeki" profilini yıkmamak için pasif davranabilir. Burada başarısız olma korkusu ön plana çıkar. Başka bir sakıncası da engelleri yanlış yorumlamak. Örneğin, zayıf aldığı bir ders için o dersle alakalı yeteneği olmadığına karar verir ve çabalamaktan vazgeçebilir.

"Çok güzel" yada "çok yakışıklı" diye övülen çocuk, elinde olmadan sahip olduğu bu özellikler yüzünden ayrıcalık bekleyebilir. Kişisel gelişiminden ziyade dış görünüşüne odaklanır. Hayatında sürekli güzel yada yakışıklı olmak zorunda hissedebilir. Bu olmadığında yetersizlik duygusu yaşar.

"Muhteşemsin, harikasın, en iyisi sensin" gibi abartılı övmelerde çocuk her zaman en iyisini yapmak zorunda hissedeceği için başarılı olduğu alanlarda bile yeterli hissetmez, başarının keyfini çıkaramaz. Bir sonraki aşamada aynı övgüleri alamayıp hayal kırıklığı yaşatacağından korkar.

Başkalarıyla kıyaslayarak yapılan övmeler belli bir süre motivasyon sağlasa da zamanla etkisini kaybeder. Rekabet ortadan kalktığında motivasyon da azalacaktır. Bu tarz karşılaştırmalar çocuğun kişiliğini olumsuz etkiler. Kıskançlık, öfke, içine kapanma, saldırganlık gibi olumsuz davranışların ortaya çıkmasına zemin hazırlar.

Anne, baba olarak çocukların kontrolündeki davranışlara dikkat çekmemiz gerekiyor. Akademik olarak başarılı olduğu derslerde çabası, bu konuda gösterdiği azim ve disiplin vurgulanmalı. Çocuk kimliğini oluştururken bunun kontrolünde olduğunu ve seçimlerinin sonucunda geliştiğini hissetmeli. Böylece başarısız olduğunda yetersizlik duygusu yaşamaz. Daha fazla çabalaması ya da yöntem ve tekniklerini gözden geçirmesi gerektiği konusunda bilinç kazanır. Davranışa dönük bir benlik algısı geliştirir.

Övgü çocuklarımıza bir işi yapmak konusunda bilgi vermeyeceği gibi stres ve kaygıyı arttırır. Faydalı olan ise yapılan davranışa yönelik geri bildirimde bulunmaktır. Ancak bu şekilde özgüven ve başarının devamı sağlanabilir...

Geleceğimizi emanet edeceğimiz çocuklarımızın yeteneklerinin farkına varmaları açısından bizlerin katkısı çok büyük. Sözlerimizin yaratacağı hassasiyeti bilerek yaklaşmak daha sağlıklı nesillerin yetişmesini sağlayacaktır. Mutlu yarınlar mutlu çocuklarla mümkündür...