FEN OKURYAZARLIĞININ ÖĞRENCİ ÜZERİNDE ETKİLERİ

Fen okuryazarlığı; toplumdaki tüm bireylerin en temel düzeyde bazı bilimsel kavramları, olguları anlayabilmesi ve açıklayabilmesi ve teknolojik gelişmeleri izleyip yaşamında kullanabilme becerisine sahip olabilmesidir.

Fen okuryazarı öğrenci yetiştirmede amaç; öğrencilere problem çözebilme, işbirliği içinde çalışabilme, doğayı tanıma, çevredeki olaylarda neden-sonuç ilişkisi kurabilme, sorgulama, araştırma gibi özellikleri kazandırmaktır. Konuyu anlamak için öncelikle Çoklu Zeka kavramı ile öğrenme stil ve stratejilerinden bahsedelim.

Çoklu Zeka Kuramı’nı ortaya atan Howard Gardner’a göre “Zeka tek bir boyutta değildir ve her birey farklı derecelerde ve çeşitli türlerde zekaya sahiptir.” Tabii ki bu kuram öğrenciler için de geçerlidir ve her öğrenci farklı derecelerde ve farklı zeka türlerine sahiptir. Bunlardan bazıları sözel-dilsel zeka, mantıksal- matematiksel zeka, görsel-uzamsal zeka, müziksel-ritmik zeka, bedensel-kinestetik zeka, sosyal zeka, içsel zeka, doğa zekası olabilir.

Buna paralel olarak her öğrencinin öğrenme stili de farklılık gösterir. Kimi öğrenciler görsel referanslar ile daha kolay öğrenirken, kimi öğrenciler işitsel referanslar ile daha kolay öğrenir, kimi öğrenciler ise kinestetik yani bedensel referanslar ile öğrenmeyi kolaylaştırır.

Bu kadar çok çeşitli zeka ve öğrenme stili varken, tek bir öğrenme metodunun doğruluğunu savunmak gerçekçi olamaz. Sadece önündeki kitabı yeterli görmek, hayatta bununla nasıl karşılaşacağını bilmeden öğrenmeye ve öğretmeye çalışmak büyük bir hata olur. Dolayısıyla derslerde görsel, işitsel vb. deneyler yapmak, günlük hayattan örnekler vererek öğretmek, öğrenciye sorumluluk vererek öğrenme sürecine aktif katılımını sağlamak, araştırmaya yöneltmek büyük önem taşır. Bu sayede öğrenci, öğrenmeyi kolaylaştıracağı gibi, bilgiyi sadece öğrenip unutacağı bir olgu olmaktan çıkarıp hayattaki örneklerini de görerek kalıcılığını sağlayacaktır.

Fen okuryazarlığının bir öğrencide gelişmesi için hem öğrencinin hangi tür zekaya yatkın olduğunun tespiti hem de öğrencinin hangi öğrenme stili ile daha kolay öğreneceğini belirlemek en doğru yol olacaktır. Dolayısıyla fen okuryazarlığının gelişiminde iyi bir öğretmen hayati derecede önemlidir.

İyi bir öğretmen, öğrencisinin bireysel farklılıklarını göz önünde bulundurarak, stratejisini doğru kurmalı ve öğrencisine kendisine uygun öğrenme stratejisini keşfetme konusunda yardımcı olmalıdır. Bunlar değiştirmeden yazma, altını çizme gibi tekrar stratejileri; benzetim yapma, özet çıkarma, not alma gibi anlamlandırma stratejileri yada dikkat yoğunlaştırma, kaygıyı azaltma (güven sağlama) gibi duyuşsal stratejiler olabilir. Öğrencinin hangi stratejiye yatkın olduğu bu stratejilerden hangisinin doğru seçenek olduğunu belirleyecektir.

En nihayetinde fen okuryazarlığı, öğrencinin sadece derslerinde başarılı olmasına katkıda bulunmayacak, ayrıca hayatı anlamasına, neden-sonuç ilişkileri kurabilmesine, işbirliğini öğrenmesine, çevresinde olan bitene merak duymasına, sorgulama ve araştırma yeteneği kazanmasına yardımcı olacaktır. Hayatın temelinde yer alan fen, onu anlayana imkanlar sunacak, kendini bulmasına yardım edecektir. Ve bu yetinin kazandırılmasında fen bilimine ilgili ebeveynlerin ve iyi bir öğretmenin rolü şüphesiz ki çok önemli olacaktır.