ÖZEL HABER

Eyüpsultan Sarıkamış şehitlerini unutmadı.

Eyüpsultan Belediyesi, Sarıkamış Harekâtı’nın 109’uncu yıl dönümünde, vatan mücadelesi için donarak can veren şehitlerin anısına “Sarıkamış Şehitlerini Anma Programı” düzenledi.

Eyüpsultan Kültür Sanat Merkezi’nde düzenlenen “Sarıkamış Şehitlerini Anma Programı”na Eyüpsultan Belediye Başkanı Deniz Köken ile birlikte Eyüpsultan Belediye Meclis üyeleri, ilçede bulunan sivil toplum kuruluşlarının (STK) temsilcileri ve vatandaşlar katıldı. Programın konukları tarihçi ve yazar İsmail Bilgin ile halk müziği sanatçısı Esat Kabaklı oldu.

Programda tarihçi ve yazar İsmail Bilgin “Sarıkamış’ı Anlamak-Sarıkamış Beyaz Bir Hüzündür” konulu bir söyleşi gerçekleştirirken, halk müziği sanatçısı Kabaklı ise Sarıkamış şehitlerine adanmış kahramanlık türkülerini seslendirdi.

Programda ilk olarak Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından hazırlanan Sarıkamış filmi gösterildi. Daha sonra sahneye gelen tarihçi yazar Bilgin, bazıları Türkiye’de ilk defa gösterilen görseller eşliğinde bir söyleşi gerçekleştirdi.

“SARIKAMIŞ BİR DESTANDIR”

Sarıkamış Harekatı öncesinde, harekat sırasında ve sonrasında yaşananlar ile ilgili önemli bilgiler paylaşan İsmail Bilgin şunları söyledi: “Sarıkamış bir destandır. Askerimiz inançlı ve ümitliydi. Bu ümide bağlanarak, bir ideali gerçekleştirmek için Allahu Ekber Dağları’yla, Ruslarla ve soğukla çarpışıyor. Bu destandır, doğru. Bu destanı yazabilmek için bizim atalarımızın olması lazım.”

“OSMANLI DEVLETİ SAVAŞA GİRMEK ZORUNDA KALDI”

Sarıkamış Harekâtı neden yapıldığına değinen Bilgin, “1878 yılında, 93 Harbi diye bildiğimiz savaşta Ruslara yenilince Kars, Ardahan ve Batum’u savaş tazminatı olarak Ruslara bıraktık. O dönem Erzurum sınırdı. Doğusu Rusların, batısı bizlerindi. 29 Ekim 1914 Karadeniz baskınından sonra Ruslar özellikle bu sınırı geçmeye başladılar. Bundan önce Osmanlı Devleti’nde doğuda bir cephe açılması gerektiği kanısı vardı. Acele etmeyeceklerdi ama gelişen olaylarla Osmanlı Devleti savaşa girmek zorunda kaldı. Çünkü Almanlar, Fransızlar tarafından durdurulmuş, Ruslar ve Fransızlar tarafından sıkıştırılmaktaydı. İttifaklık adına, onların üzerindeki yükü bir nebze olsun alabilmek adına doğuda bir cephenin açılması gerekiyor. Bizim açımızdan özellikle Bakü petrolleri, özellikle Sarıkamış. Sarıkamış Orta Asya’nın anahtarıdır. Orta Asya’da bizim din kardeşlerimiz var, soydaşlarımız var. Onlarla buluşmak önemli. En önemlisi de Sarıkamış’ta var olan Rus ikmal malzemelerini kullanabilmek. O dönemde kış vardı, bu bilinmiyor muydu? Hepsi biliniyordu” diye konuştu.

“ALLAHU EKBER DAĞLARI’NDA ‘ALLAHU EKBER’ DİYEREK CAN VERDİLER”

Sarıkamış Harekâtı’nın kağıt üzerinde çok hızlı ve etkili hazırlandığını belirten Bilgin, “15 günde harekât başlayacak ve bitecektir. Yani 22 Aralık’ta başlayacak ve 5 – 6 Ocak’ta da bitecektir. 11. Kolordu Aras Nehri civarında Rusları oyalayacak, 9. Kolordu Kargapazarı Dağları’ndan Soğanlı Dağları’nı aşacak, Sarıkamış’a gelecek. Ama 10. Kolordu Komutanı Albay Hafız Hakkı’nın da aynı günde Sarıkamış’ta olması gerekir. Fakat öyle olmadı, Ruslar 10. Kolordu’yu çok iyi oyaladılar. İstanbul’dan, Musul’dan Allahu Ekber diyerek yola çıkan askerlerimiz o Allahu Ekber Dağları’nda ‘Allahu Ekber’ diyerek can verdiler. Özellikle 10. Kolordu’nun askerlerinin yaşadığı dramlar işte Allahu Ekber Dağları’na kestirmeden girebilmek amacıyladır” ifadelerini kullandı.

“ÖLÜM UYKUYLA GELİYORDU”

Askerlerin soğukta can verdiğini söyleyen Bilgin, şöyle konuştu: “Kestirmeden giriyorsunuz ama yolunuz yok. Bele kadar kar. O soğukta ilk önce ayak parmaklarınızı hissetmiyorsunuz. Sonra damarlarınızdaki kan belinize kadar kristalleşmeye başlıyor. Sonra kalp deveran yapmayınca siz ‘Allahu Ekber’ diyerek can veriyorsunuz. Ama burada bir teselli var. Askerlerin ve subayların anılarında söylediği şudur ‘Ölüm uykuyla geliyordu. Biz acı çekmiyorduk. Tıpkı derin bir uykuya dalar gibi, sıcaklığı hissederek’. Aslında hava eksi 30 eksi 35 derece. Askerler karın üzerinde donmamak için ağaçlara çıkıyor. Bir subay sabah gün ışırken askerlerine seslendiğinde ‘Yuvalarından düşen öksüz kuşlar gibi askerlerim ağaçlardan döküldü’ diyor.”

“ASKERLERİMİZİN SIRTINDA YAZLIK MİNTAN AYAKLARINDA ÇARIK VARDI”

Erzurum’da toplanmaya çalışan 3. Ordu’nun ‘Yamalı bohça gibiydi’ diye tabir edildiğini dile getiren Bilgin, “Çünkü Urfa, Musul, Siirt gibi sıcak bölgelerden savaşmak için Erzurum’a gelen askerlerimizin sırtında bir tane yazlık mintan, ayaklarında da çarık var. Erzurum’da asker toplanmaya başlayınca lekeli humma dediğimiz bir tifüs hastalığı yayılmaya başlıyor. Çünkü siz bu kadar askeri barındıramayacaksınız, köylerde samanlıklarda, ahırlarda bakmak durumundasınız. Ama asker yıkanamadığı için lekeli humma başlıyor. 6 Kasım'da Zonguldak Ereğli’de Ruslar bizim 3 gemimizi batırdılar. Bu gemilerde 65 kişiye yetecek giyecek vardı. 4 tane uçak, bir bölük asker vardı. Sonun başlangıcı aslında 6 Kasım” dedi.

“ASKER SARIKAMIŞ’TA ÇOK BAŞARILI MUHAREBELER YAPTI”

Osmanlı Devleti askerinin Sarıkamış’ta çok başarılı muharebeler yaptığını belirten Bilgin, şöyle devam etti: “’90 bin askerimiz tek kurşun atmadan şehit oldu’ diye söylenen klişenin hiçbir geçerli tarafı yoktur. 23 bin şehidimiz var, 7 bin esirimiz var, 10 bin de yaralımız olmak üzere son Genel Kurmay’ın açıkladığı rakamlar 40 bindir. Bundan önce Rus kaynakların da söylediği rakam 45 ile 65 arasında değişir. Rusların da kaybı 32 bindir.”