BU EYLÜLDE KİMSİN?

Hayat ve ölüm arasındaki mesafenin adıdır zaman. Verilen süre... Yaşananlar, yaşanmak istenenler, unutulanlarla harmanlanmış boşluk. Hiçbir şeyi değiştiremeden sonsuz olma... Aynı anda yok olma belki de! Kendimize yaşarken söylediğimiz nice yalanlar, başkalarından duyduğumuz sert gerçekler, bitenler, başlayanlar...

Zaman kıymetli. Acıyı da taşır omuzlarında, tatlıyı da sabrı da getirir bazen aceleci bir postacı gibi... Vardığın yerde değil, varırken yaptıklarındadır zaman. Aklında kalacak olan andır... Bütün bir ömrü içine alan, sana dokunan ne varsa ordadır... Kimsenin üstüne çıkamadığı, sahip olamadığı, kimsenin görmediği ama her aynaya bakışında göz göze geldiğin sihir...

Bazen bozuk para gibi harcarız. Bol keseden... Hiç bitmeyecekmiş gibi gözümüz kapalı yıllarımızı koyarız masaya. Bazen de sebepsiz sakınırız kendimizden. Bir gökkuşağını izlemeyi çok görürüz... Bir çiçeği koklamayı... Bomboş bir hızla koşarız, rüzgar gibi kovalarız hayatı. İz bırakmak için
aslında tüm çabamız. Perde kapanınca hala orda olmak istediğimizden! Doyamayacağımızı düşünerek telaşla zamanın üzerine yürürüz. Bize sonsuzluğundan bir nefes üflesin diye... Dönüp baktığımızda zamandan eksilen olmaz. Biz kendi hesabımızdan öderiz. Bizden sonrada orada durur mevsimler...

Kokladığın kadar tanırsın çiçekleri, üşüdüğün kadar aklında kalır kış, güneşe baktığın kadar ısınırsın, yağmurda ıslandığın kadar yeşerirsin... Kısa bir oyunu uzun bir oyundan daha az değerli kılan bir şey var mı? Perdenin kapanış süresinin bir önemi var mı? Önemli olan o son anda ne hissettiğin. Zamanla barışık mısın? Yoksa tüm verdiğin yıllara rağmen alacaklı mı?

Kaçarak ya da kovalayarak değil çoğu zaman durarak biriktirirsin. Durarak... Bomboş bakarak... Derin nefes alarak... Çünkü zaman da durur... Zaman bekler... Senin geçmeni. Sıranı geçirmeni. Ancak durursan görebilirsin zamanı. Zamanı gördüğün kadar tanıyacaksın kendini. Her ayın aynı olduğunu değişenin sen olduğunu bir gün anlayacaksın. Eylül aynı eylül. Değişen biziz. Şimdi soruyorum kendime: Bu eylülde kimsin?