MAGAZİN

Yansı: "Müzik Aşk Demek Benim İçin"

Müzik Piyasasına hızlı bir giriş yapan ve adından bahsettirmeye başlayan Yansı ile söyleşimizi siz okurlarımız ile paylaşıyoruz. Güzel söyleşi için Teşekkür ederiz... 

Sizi biraz tanıyabilir miyiz?

Ben İstanbullu öğretmen bir an­nenin ve İzmirli doktor bir babanın tek çocuğuyum. İzmir Bornova Anadolu Lisesi’nden mezun olduktan sonra 2007’de İstanbul’a üniversite okumak için geldim ve bir daha da geri dönme­dim. Boğaziçi Üniversitesi ve Vienna Modul University’de Turizm İşletmecilik okudum 4 sene kadar da mesleğimi icra ettim. Müziğe aşık biri olarak kon­servatuvar okumayı çok istedim aslında ama hayat beni başka bir yöne sürük­ledi o zamanlar. Sonra aynı hayat beni yine müzikle buluşturdu, iyi ki de bu­luşturdu. İnsanın aşık olduğu bir uğraşı meslek edinmesi, aşk evliliği yapmaya benziyor bence. Önünü göremesen, sonunu bilemesen de, etrafın, eşin, dostun iyi düşün pişman olma dese bile gözün kapalı o yola girmek gibi.

Müzikle yollarımın kesişmesi çocuk­luk yıllarıma kadar uzanıyor aslında. Ailemde herkes mutlaka müziğin bir yerinden yakaladığı ve hobi olarak da olsa hayatlarının çok önemli bir bölümü­ne sığdırdıkları için, benim serüvenim adına kaçınılmaz oldu aslında müzik. Dediğim gibi konservatuvar okuyama­dım ama üniversite hayatım boyunca okulun müzik kulübünde aktif olarak rol aldım. Rock Korosu, Showband mü­zikal ekibi, turneler derken tesadüfen yolum Behzat Gerçeker ile kesişti bir gün ve yaklaşık bir sene boyunca Enbe Orkestrası ile beraber sahne alma fırsatı yakaladım. Profesyonel anlamda bu işi yapmanın bana ne denli haz verdiğini ilk o zaman keşfettim diyebilirim.

Haklı haksızla ilgili nasıl dönüşler aldınız?

Her şarkıcı eminim ki kendini radyolarda dinlemeyi, klibini ekranda izlemeyi hayal eder daha yolun başların­dayken. Haklı Haksız benim ilk teklim ve daha şarkı çıkmadan çok sevileceğini hissediyordum. Hatta o kadar istek oldu ki akustik versiyonunu bile hazırladık. Müzik kanalları ve radyolar öyle çok çaldılar ki bazen günde 4 5 kez kendime denk geldiğim oluyordu. Hala da her seferinde içim kıpır kıpır oluyor. Üstelik hem şarkının orijinalini hem de akustiğini radyoda dinlemek, ilk teklisini çıkaran her şarkıcıya nasip olmaz bence =)

Bu arada çok şükür hiç negatif yorumla karşılaşmadım. Sadece bir gün bir arka­daşım Instagram hikayeme cevap olarak ‘’ Şarkın sinir bozucu bir şekilde ağzıma dolandı asla gitmiyor, lanet olsun sana! ‘’ şeklinde bir mesaj attı güldük bayağı. Ama zaten bu da benim için oldukça pozitif bir yorum aslında.

Beni tanıyanlar Haklı Haksız’ın üzerime cuk oturduğunu, enerjisinin ve klibin aynı beni yansıttığını, sözlerinin de tam üniver­site yıllarındaki Yansı’nın ağzından çıkacak sözler olduğunu, tanımayanlarsa üzerime giydiğim bu şarkının bana çok yakıştığını ve bu enerjiyi hep korumam gerektiğini söylüyorlar. Haklı Haksız’ ı hepimiz çok sevdik anlayacağınız...

Yeni şarkı başladı sanırım, nelere dikkat ediyorsunuz şarkı seçerken?

Tabii durmak olur mu hiç? Hele de pandemiyle boğuştuğumuz şu dönem­de... Youtube için hazırladığımız projemiz dışında ikinci şarkımız için de çalışmalara çoktan başladık. Dünya bizleri daha fazla yormaz ve engellemezse inşallah 2021 yazı öncesi şahane bir şarkıyla daha dinle­yicilerimin karşısına çıkmayı planlıyorum.

Hani çok sevdiğiniz gümbür gümbür bir parça açar da ellerinizi havaya kaldırıp bağıra çağıra eşlik edersiniz ya, ben o duyguyu vermek istiyorum dinleyicilerime. İçinde bulunduğumuz şu karamsar gün­lerde, herkesi yükseltecek, enerji aşılaya­cak parçalar seçmeye çalışıyorum. Yeteri kadar mutsuz olduk, hüzünlendik gibi geliyor 2020’de. Şimdi artık neşelenme zamanı!

Kendinizi şarkı söylerken sahnede nasıl hissediyorsunuz?

Sahnede olmak ve şarkı söylemek bana yaşadığımı ve bir ruhum olduğunu hissettiriyor her şeyden önce. Belki de bu sebeple pandemi en çok biz müzisyenleri etkiledi, ruhumuzu kaybettik gibi hissettik.

Sahnedeyken nasıl bir adrenalin salgı­lıyorsam, indikten sonra bile birkaç saat o enerjiyi atamıyorum üstümden. Herke­sin hep bir ağızdan şarkıya eşlik etmesi, sahneye bakan, gülen, eğlenen gözler, sonrasında gelen alkışlar, kuliste aldığım yorumlar.. Bunların verdiği haz ve tatmin duygusunu hiçbir şeyle kıyaslayamam. Kü­çük büyük fark etmeksizin her sahnemde aynı hisleri tekrar tekrar yaşıyorum inanır mısınız, umarım bir daha sahnelerden bu kadar uzak kalmam.

Müzik =?

Müzik aşk demek benim için, hem de biraz platonik, karşılığını sorgulamadığım bir aşk. Henüz yaşanmamışlığın aşkı. Hiç tanımadığın ya da çok az tanıdığın birine mantık, fizik ve gerçek ötesi bir şekilde tutulma hali. Platon aşkın, güzelliği keşfet­me ve deneyim etme isteğinden geldiğini düşünür. Benim müzikle aramdaki bağ da böyle bir şey. Keşfedeceğim, öğreneceğim öyle çok şey var ki müzikle ilgili, düşüncesi bile heyecan veriyor.

O Ses Türkiye’den bahseder misin?

Yürümem gereken hayat çizgimden giderek saptığımı fark eden evrenin bana tatlı bir oyunu aslında O Ses Türkiye. Siz­lerin adımı ilk kez duyduğunuz platform. Tüm jüri üyelerinin dönmesi ve çeyrek finale kadar ilerlemem hem benim hem de çevremdekiler için büyük bir sürpriz oldu çünkü heyecanımı bir türlü yenememiştim nedense elendiğim ana kadar. Kendi ken­dime şarkı söylerken birden binlerce insan sosyal medyadan takip etmeye, videola­rımın altına şahane yorumlar yazmaya ve mesajlar atmaya başladılar. Takdir edilmek ve yarattığın ürünün beğenilmesi tarifsiz bir his ve sanırım bu his bağımlılık yaptı bende.

E yarışmadan sonra da teklifler gelme­ye başladı tabii, ben de değerlendirdim. Aslında yarışmanın bana en büyük katkısı bu oldu diyebilirim. O zamanlar yaptığım iş ile müzik bir arada yürüyemeyeceğinden her şeyi bırakıp, hayatı sıfırlayıp kendime müzikle dolu yepyeni bir yol çizmeye karar verdim. O zamandan beri de büyük bir hazla ve mutlulukla yapıyorum işimi.

Profesyonel olarak başladığın bu yol­da sana destek olan kişileri bizimle payla­şır mısınız?

Her şeyden önce bana en çok desteği ailem verdi. Her kararımın arkasında ol­dular, hep desteklediler sağ olsunlar. Ai­lemden sonra, Haklı Haksız’ı bana emanet eden sevgili Hande Ünsal, prodüktörüm ve aranjörüm Alper Atakan, menajerim Yiğit Eroğlu ve basın danışmanım Uğur Koçer’in haklarını ödeyemem. Çok profesyonel ve sıcacık bir ekip olmalarının ötesinde, aile fertlerim haline geldiler zaman içinde. Neye ihtiyacım olsa her zaman destek ol­dular, yol gösterdiler, yorulmadan anlattılar, sıkılmadan dinlediler! Yaklaşık 1 senedir Boss Records ailesinin sanatçısıyım, uma­rım uzun uzun seneler hep aynı sıcaklık ve samimiyetle devam eder ilişkimiz.

Bunun dışında sahneye alışma za­manlarımda Motto’nun ve Göktürklülerin desteğini asla unutamam. Şu an sahnede izlediğiniz Yansı’nın Yansı olmasında çok emekleri var. Motto’da sahne aldığım süre boyunca Göktürklüleri tanıma fırsatı bul­dum. Göktürklülerin bana gösterdiği sıcak­lık ve yakınlığı düşününce kendimi evimde gibi hissediyorum. Umarım çok yakın zamanda sizlerle ve tüm dinleyicilerimle tekrar bir araya geliriz.