AİLE DANIŞMANI NİLGÜN AKYÜZ İLE DAHA İYİSİ MÜMKÜN

Göktürk Dergisi okuyucularına sevgi ve saygılarımla sağlıklı günler dileyerek sizleri çok keyifli bir sohbete davet ediyorum.

Aile Danışmanı ve Yaşam Koçu Nilgün Akyüz ile bir araya gelip gündemi meşgul eden korona virüsü ve bu virüsün aileler üzerinde yarattığı stresi konuştuk. Sizlerin de akıllarında olan ve birçoğumuzun günlük yaşantısını neredeyse tamamını alt üst eden soruları sordum. İşte akıl karıştıran sorunların çözüm odaklı cevapları bu özel röportajda.

Merhaba Nilgün Hanım, Göktürk Dergisi okuyucularına kendinizden bahseder misiniz lütfen...

Merhaba Eylül Hanım, öncelikle değerli vaktinizden bana zaman ayırdığınız için size ve Göktürk Dergisinin değerli ailesine teşekkür ediyorum. Ben 1972 yılında İzmir'de doğdum. Yıllar sonra da Antalya'ya yerleştim. Burada kızımla yaşıyorum. Öncelikle sahne sanatları mezunuyum. Seneler sonra kendimi buldum dediğim koçlukla ve NLP ile tanıştım. Yeni yaşam yolculuğum böyle başladı. Sonrasında sosyoloji okuyup klinik psikoloji yüksek lisansımı tamamladım. ve aile danışmanlığı aldım. Bu dünyaya eğitmek ve eğitilmek için gelmişim diyorum kendime. Bunun için de kurumlarda eğitimler seminerler düzenliyorum. Danışmanlık, çift terapisi, öğrenci performans koçluğu derken hayatıma küçük küçük farkındalıklar ekleyerek büyük resmi görmeye çalışıyorum.

Sizin de bildiğiniz üzere dünya olarak çok zor günlerden geçiyoruz. Ailenin tüm bireyleri ayrı ayrı bu virüsün yarattığı psikolojik baskı altında. Yani ailece delirdik desem yeridir. J Sizin bu konuda danışanlarınıza önerileriniz ne oluyor?

Şöyle ki; delirdik mi yoksa hayatın anlamına dair yeni sorgulamalar mı elde ettik düşünmek gerekir diyorum. Bu süreci doğru algılamanın ilk noktası sanırım ''Bu niye bizim başımıza geldi sorusunu bırakıp bu süreci nasıl yönetebilirim ''sorusunu sormaktır. Böylece kişilerin öncelikle çözüm odaklı olmasını sağlayabiliriz. Eylül Hanım bu hayatta değiştirebileceklerimiz ve değiştiremeyeceklerimiz var. Bu, bizim için şu anda değiştiremeyeceğimiz bir şey. Tıpkı trafikte sıkışıp kalmış bir araç gibi. Korna çalmamızın bir faydası olur mu? Olmaz tabii kendimizi yormuş oluruz. Demek ki ilk yapmamız gereken sakinleşmek ve hangi durumu yaşadığımızı fark etmek. Bu bir krizse bunu fırsata çevirmek. Hızlı bir hayat koşturması içinde yapmak isteyip de yapamadığımız pek çok şeyi keşfetmek. Özellikle bu noktada farkındalık çalışmaları öneriyorum.

Öğrencilere vermiş olduğunuz eğitim ve seminerlere ara vermek zorunda kaldınız. Bu süreçte uzaktan eğitime devam ediyor musunuz?

Bu süreç bana da klasik yöntemlerden çık ve yeni yöntemler keşfet dedi. Tıpkı mutlaka kitap elimde olsun sayfalarına dokunayım derken pdf okumayı öğrenmem gibi. Uzaktan eğitimin kendi dilini keşfettim ve yoğun bir şekilde devam ediyorum.

Sizce bu zorlu günlerde aile bireylerinden en çok etkilenen kişiler kimler?

Aile bireylerinden en çok kim etkilenmiştir dersek herkes eşit sanırım. Çocuklar bu süreci anlamlandırmada sıkıntı yaşıyorlar ve dışarı çıkma özgürlükleri yok. 65 yaş üstü büyüğümüz varsa evde onlar için ayrıca bir sıkıntı. Yaşamlarının bu döneminde sosyalleşme algılarını yeniden formatlayan büyüklerimiz bunu uygulayacak alandan mahrum kaldılar ve hareketsizler. Bu başlı başına bir sorun. Anne ve babaya gelince dengeler yerinden oynadı ve pek çok durumu aynı anda düşünme sürecine girdiler. Ekonomik kaygılar ve ilişki kaygılarını beraberinde getirdi.

Antalya da tanınmış, sevilen eğitimcilerden ve yaşam koçusunuz. Bir başka insanın hayatına dokunmayı, onun ruhuna iyi gelmeyi nasıl başarıyorsunuz?

Eylül Hanım çok güzel bir soru. Nasıl başardığıma gelince önce kendime faydalı olmayı öğrendim süreçte. Bu biraz şuna da benziyor. Ürünün işe yarayıp yaramadığını test etmek gibi aslında.

Kendinize faydanız yoksa kimseye faydanız olamaz. Bir de iyi dinleme. Herkesin sorunu kendine göre büyüktür ve dinlenilmeyi hak eder diye düşünüyorum.

Aile danışmanlığı yapıyorsunuz, genelde ailelerin size gelmelerinde kırılma noktası ne oluyor?

Kırılma noktamız ne biliyor musunuz Eylül Hanım, tabi ki iletişim

Birbirini dinlemeyen, birbirini dinlemeye tahammülü kalmayan çiftlerle çalışıyorum ve ilk hedefimiz var olanı yeniden keşfetmek yoksa da yaratmak. Emin olun sevgi bağı devam eden bütün ilişkiler düzeltilebilir istek varsa...

Ben çözüm odaklı ilerlemeyi seviyorum.

Nasıl yani sevgili hocam?

Yani sorunlarını anlatan çiftlere anlaştıkları iletişim kurabildikleri herhangi bir noktaları olup olmadığını soruyorum. Ne oldu da anlaşabildiniz, iletişim kurmayı başarabildiniz diye soruyorum .

Evlilik bir ipte yürümek gibi. Dengeyi kurmak iki kişinin elinde. Öyle bir denge kurmalısınız ki ikinizin de düşmesini engellemelisiniz. Peki bu nasıl olacak sorusunu siz sormadan hemen ben cevaplamak istiyorum. Yürekten çaba sarf ederek ilmek ilmek örülmeli bir evlilik ve sağlam ilmekler atılarak yapılmalı bu. Çünkü ördüğünüzü beraber giyeceksiniz. Hem sıkı olmalı hem de içine değişimleri katabilecek kadar geniş olmalı.

Size gelen çiftler arasında uyumu nasıl sağlıyorsunuz? Sizi zorlayanlar oluyor mu?

Bizi zorlayan çiftler tabi ki oluyor. Evliliğe, ilişkiye, beraber yaşamaya, aile olmaya ilişkin bütün kalıplarını gözden geçiriyoruz. Tutunacak dallarını oluşturuyoruz beraber.

Peki Nilgün hocam size bu dönemde en çok gelen sorular neler?

Bana bu günlerde en çok sorulan sorulardan biri ; hepimiz çoluk çocuk eş haftalardır evdeyiz. Bu süreci en sağlıklı şekilde atlatmak için aynı çatı altında nasıl huzur buluruz?

Ben de diyorum ki; farklarımızı bilip buna saygı göstermek ve bu noktadan ilerleyip bize özel kendi dinamikleri olan bir ilişki modeli geliştirmek. Huzur bulmak aynı zamanda kişinin kendini iyi tanımasıyla mümkün . Böylece mutlu olma yöntemlerimi de geliştirebilirim. Çünkü kendimizi mutlu etmeden bir başkasını mutlu etme olasılığımız yok.Çok güzel bir söz okumuştum ''Bizi güçlü kılan yediklerimiz değil sindirdiklerimizdir.' O kadar doğru ki önemli olan bildiklerimiz değil bunu hayatımıza ne kadar geçirebildiğimizdir. Nasıl bir hayat istiyorsan onu yaratırsın.

Daha iyisi mümkün, ben buna inanıyorum. Sen niye inanmayasın?

Sanırım bu kadar sorunun ardından size sorulması gereken en önemli sorum şu olmalı; birilerine yaşam koçluğu yaparken hiç şüphesiz enerjiniz tükeniyor olmalı. Kendinizi nasıl yeniliyorsunuz?

Umut insanları ayakta tutan en önemli unsurdur bence. Hayatı daha yaşanır bir hale getirme noktasında insanların yaşamına katkı sağlıyorsunuz. Benim misyonum da sanırım bu. Enerjimi yerine getiren, umudum. Her gün yataktan kalkmamı sağlayan, daha doyumlu bir hayata olan inancım.

Göktürk ailesi ve değerli okuyucularımız adına size çok teşekkür ediyorum. Kıymetli açıklamalarınızla bir çok aileye rehberlik edeceğinize yürekten inanıyorum. Elbette yaşadığımız sürece saha iyisi mümkün ve ben buna canı gönülden inanıyorum sevgili Nilgün Akyüz. J